Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da 81 ilden 560 gençle En Uzun İftar Sofrası Programı’na katıldı. Erdoğan koronavirüs salgınıyla ilgili olarak, “Sosyal yaşamla ilgili bir süre daha hepimizin fedakarlık yapması gerekiyor. Tedbirlere sıkı sıkıya riayet ederek bu salgını en kısa zamanda atlatıp normal hayatımıza döneceğimiz günlerin yakın olduğuna inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
“İlk Kabine toplantısının en önemli gündem maddesi normalleşme takvimi. Normalleşme takvimini önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Bu takvimde okulların açılışı ile ilgili süreçte yer alacak. Salgının şüphesiz ki inişli çıkışlı seyri bu tür konularda çok önceden kesin tarihler vermemize mani oluyor. Bakınız şu anda ciddi manada vefat sayısında düşüş var.
“TEDBİRLER NETİCE VERMEYE BAŞLADI”
Tabii bu aldığımız tedbirlerin netice vermeye başladığını gösteriyor. Fakat gerektiğinde şartları zorlamam pahasına sizleri okulunuzla buluşturmak için her türlü gayreti gösterdiğimizden emin olabilirsiniz. Zira her halde bir gencin en büyük aşkı öğretmenidir, okulundaki arkadaşlarıdır, okuludur. Bizler ne yapıyoruz? Okullarımızla geleceğe yönelik güç kuvvet buluyoruz. Onun için derdimiz bir an önce sağlıklı bir şekilde okullarınıza kavuşmak, tekrar derslerinize dönmek ve hocalarınızla bir arada olmaktır.
ARTIK BİZ SİHA’LARIMIZ TÜM MÜHİMMATI TÜRKİYE’DE YAPIYORUZ”
Biz SİHA’larımızın bütün mühimmatını da Türkiye de yapıyoruz. Yani birisi bize göndersin de kullanalım yok. Biz şimdi kendimiz üretiyoruz. Yani daha açık konuşayım, bombalarını da biz üretiyoruz. Yani bütün Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Vester Deresi’nde buralarda teröristlerin inlerine girdik ve giriyoruz. Tabii teknolojiyi geliştirmek için de gereken insan kaynağını ve fiziki alt yapıyı bir anda ortaya çıkarmak mümkün değil. Dolayısıyla bu uzun soluklu bir mücadeleyi gerektiriyor. Neredeyse 20 yıla yaklaşan bir sürede serptiğimiz tohumların yeşerdiğini, Allah’a hamdolsun gençlerimizin milli teknoloji hamlesine olan ilgilerinin her geçen gün artığını Teknofest’lerde görüyoruz. On binler, yüz binler Teknofest’e katılıyor. Niye? Bu milletin aşkı var, bu milletin genci bugünlerin hep özlemi içerisinde ve şimdi umudumuz artıyor, umudumuz güçleniyor. İnşallah bu mücadeleyi zirveye sizler çıkartacak, nihai hedeflerine de sizler ulaştıracaksınız.
Biz bir zamanlar toplu iğneyi dahi üretemiyorduk. Biz milli savunmada yüzde 20 yerli, bunun dışında tamamen ithal kullanım yapıyorduk. Şimdi yüzde 20’den yüzde 76’ya çıkardık. Nereden nereye? ABD’ye gittim ve ABD’de ABD Başkanı Bush’tan ben bu dronelarla ve İHA’larla ilgili ‘Bize İHA vermeyecek misiniz?’ dedim. Hemen o zamanki Dışişleri Bakanını yanına çağırdı ve neden böyle yapıyorsunuz dedi. Bundan böyle kesinlikle Türkiye’ye İHA vereceksiniz ve 24 saatliğine bize İHA’lardan veriyorlardı. Terörle mücadele edeceksin. Neyle? İHA’yla. İHA sadece koordinat belirliyor. Daha sonra ne oldu? Daha sonra Bayraktarlar İHA’yı da yaptı SİHA’yı da şimdi de AKINCI’yı yaptı. Geldiğimiz yer elbette çok önemli ama henüz hedeflerimizin gerisindeyiz. Artık biz SİHA’larımız tüm mühimmatını da Türkiye’de yapıyoruz. Yani bombalarını da biz üretiyoruz.
“GEÇMİŞİMİZİ ÇOK İYİ ÖĞRENMELİYİZ”
Bizim de millet olarak geçmişimizden ilham alarak aynı hatalara düşmememiz gerekiyor. Yaşı 35, 40’ın üzerinde olanlar için eski Türkiye ile bugünkü Türkiye’nin kıyaslamasını yapmak nispeten daha kolay çünkü onlar tüm zorlukları, sıkıntıları, çarpıklıkları yakinen gördüler, yaşadılar. Gençlerimiz bizzat tecrübe etmedikleri mukayeseyi yapmakta elbette zorlanıyor. Sizlerin de büyüklerinizden dinleyerek, o dönemin görüntülerini seyrederek, okuyarak bu eksiği kapatmamız gerekiyor. Unutmayın sevgili gençler yapmak zor yıkmak kolaydır. Ne diyor Akif, ‘Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen iki kazma, kürek iki de ırgat gerek ancak gel yapalım şunu geri desen, bir Sinan bir Süleyman gerek.’ Ne güzel değil mi? Hem elimizdekinin kıymetini bilmek hem de hedeflerimize sıkı sıkıya sarılmak için geçmişimizi çok iyi öğrenmeliyiz. Yıkmak kolay yapmak zor. Ama siz inşallah yıkanlardan değil yapanlardan olacaksınız. Bilgisayarınızla, hedefleri aynı şekilde inşallah kolaylaştıracaksınız.
“ADALAR’DAKİ ATLAR BİR SÜREDİR BİZİM DE GÜNDEMİMİZDEYDİ”
Her şeyden önce adalardaki atların bir canlıya yakışmayacak şartlarda çalıştırılması ve muhafazası uzunca bir süredir bizim de gündemimizdeydi. Bu konuda eski büyükşehir belediye başkanımız rahmetli Kadir Topbaş ve Mevlüt Uysal çeşitli çalışmalar yapmışlar da ancak bu hazırlıklar uygulanamadan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yönetim değişti.
“SESİNİZİ ÇIKARSANIZA NİYE ÇIKARMIYORSUNUZ?”
Ardından da hala ne olduğuna dair tatmin edici bir açıklama yapılamadığı müessif hadise yaşandı. Hayvan hakları konusunda ortalığı toza dumana katanların bu hususta hiç ses çıkarmamaları da ayrı bir ikiyüzlülük örneğidir. Hadi konuşsanıza, niye konuşmuyorsunuz? Sesinizi çıkarsanıza niye çıkarmıyorsunuz? Bu işin ideolojik boyutu olamaz. Hayvanlara acımanın ideolojik boyutu tam aksine olması lazım. Nedir? O hayvanı seveceksin ve onların bu ıstıraptan kurtulması için ne gerekiyorsa yapacaksın. Bize haber geldi, İçişleri Bakanım beni aradı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da yanındaydı. Ben dedim ki, ‘Ne gerekiyorsa yapalım.’ Söyledikleri burada elektrikli araçlar kullanabilir miyiz? Hayırlı olsun, kullanın yeter ki bu hayvanlar bu ıstırabı çekmesin.
“TÜM OLUP BİTENİ İSTANBUL HALKI VE MİLLETİMİZ GÖRÜYOR”
İstanbul’un atlarında dahi sahip çıkıp hesabını veremeyenlerin diğer konularda neler yaptıklarını düşünmek dahi istemiyoruz. Hiç şüphesiz tüm bu olup bitenleri İstanbul halkı ile milletimiz görüyor, değerlendiriyor günü geldiğinde bunların hesabı sandıkta feraset sahibi tüm İstanbullular tarafından sorulacaktır, ben buna inanıyorum.
“GENÇLERİMİZ TRANSKRİPT BELGELERİNİ İSTEDİKLERİ YERDEN ÜCRETSİZ ALABİLECEKLER”
YÖK de üniversitelerimiz de koordinasyonu sağlayarak hazırlıklarını tamamladı. Buradan müjdeyi vermek istiyorum: Artık gençlerimiz transkript belgelerini istedikleri yerden çift dilli olarak herhangi bir ücret ödemeden alabilecekler. Zorunlu olarak aldığımız kısıtlama tedbirlerinden olumsuz etkilenen vatandaşlar olduğunu biliyoruz. Salgın döneminde 61 milyar liralık bir meblağı karşılıksız olarak ihtiyaç sahibi insanımıza dağıttık.
“DESTEKLERİ SÜRDÜRMEKTE KARARLIYIZ”
Salgın döneminde şimdiye kadar, sosyal koruma kalkanı adı altında, 61 milyar liralık bir meblağı karşılıksız olarak her kesimden ihtiyaç sahibi insanımıza dağıttık. Hane bazlı sosyal destekler kapsamında yaklaşık 2 milyon 300 bin ihtiyaç sahibi vatandaşımıza 8,5 milyar lira aktardık. İstihdamı korumaya yönelik kısa çalışma ödeneğinden 3 milyon 765 bin, nakdi ücret desteğinden 2,5 milyon, işsizlik ödeneğinden 1 milyon insanımız istifade etti. Faizsiz veya düşük faizli kredilerle esnafımızdan sanayicimize kadar iş dünyasının tüm kesimlerini 315 milyar lirayı bulan bir kaynakla destekledik. Normalleşme desteği için de 3,2 milyon esnafımıza 4 milyarın üzerinde karşılıksız destek sağladık. Gelir kaybı ve kira desteği olarak da 5 milyar liranın üzerinde bir kaynağı esnaflarımıza hibe olarak dağıttık. Destekleri çeşitlendirerek sürdürmekte kararlıyız.”