Türkiye’de güvenlik ve toplumsal barışa yönelik atılan yeni adımlar, siyaset gündeminin merkezinde yer almaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde yürütülen “Terörsüz Türkiye” süreci ilerlerken, sürecin önemli isimlerinden biri olan Eski Başbakan ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, konuyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
“Terörsüz Türkiye’ye Giden Yolun Sonuna Yaklaşıyoruz”
Türkiye Basın Federasyonu tarafından düzenlenen Anadolu Sohbetleri toplantısında medya temsilcileriyle bir araya gelen Yıldırım, TBMM’de çalışmalarını sürdüren Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun sona yaklaştığını belirterek, ortaya çıkacak sonuçların Türkiye’nin geleceği açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
Yıldırım, sürecin toplumsal desteğe ihtiyaç duyduğunu kaydederek, halkın süreçle ilgili daha net bir bilgilendirmeye ihtiyaç duyduğunu söyledi.
“Terör Türkiye’ye 2 Trilyon Dolara Mal Oldu”
Konuşmasında terörün Türkiye’ye verdiği zararları da rakamlarla ortaya koyan Yıldırım, şunları dile getirdi:
14 bin güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.
33 bin sivil vatandaş terör saldırılarında yaşamını yitirdi.
Ekonomik kayıp 2 trilyon doları buldu.
Bu kayıpların olmaması halinde Türkiye’nin bugün kişi başı milli gelirde bambaşka bir noktaya ulaşabileceğini vurgulayan Yıldırım, “Kullanılan kaynaklar üretime, eğitime veya teknolojiye aktarılsaydı, kişi başı gelir çok rahat 100 bin dolar seviyelerine çıkabilirdi.” dedi.
“Süreç Siyasetin Üstündedir”
Yıldırım, muhalefetin sürece yönelik eleştirilerine de yanıt verdi. Terörün siyasi çekişmelerin ötesinde bir mesele olduğunu belirten Yıldırım, tüm siyasi aktörlerin bu süreçte ortak hareket etmesinin önemine dikkat çekti:
“Bu konu kısır siyasi tartışmaların gölgesinde kalmamalı. Ne sağın ne solun meselesi; Türkiye’nin meselesidir. Silahların bırakılması elbette kıymetli bir adımdır ancak çok dikkatli ilerlemek gerekir. Dış güçler, terör örgütlerini her an manipüle edebilir. Suriye’deki uzantılar da aynı şekilde silah bırakmalı. Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmadan kalıcı bir çözüm mümkün olmaz.”
İmralı Tartışmasına Net Yanıt: “Gidilebilir, Mahzur Yok”
Son günlerde tartışma konusu olan İmralı’ya ziyaret meselesi hakkında da konuşan Yıldırım, bu süreçte terör örgütü lideriyle görüşmeler yapılmasının gerekli olabileceğini ifade etti:
“Bu yola girdiysek, süreci yarım bırakmanın anlamı yok. İmralı’ya gidilmesinde bana göre bir sakınca bulunmuyor. Komisyona da söylemiştim: Denizi geçip derede boğulmayalım. Fiziki ziyaret şart değil, teknoloji kullanılarak video konferansla da görüşmeler sağlanabilir.”
Bu açıklama, sürecin hangi yöntemlerle ilerleyebileceğine ilişkin önemli bir mesaj olarak değerlendiriliyor.
“Sorun Kürt Sorunu Değil, Terör Sorunu”
Yıldırım, konuşmasının son bölümünde anayasada yapılabileceği iddia edilen değişikliklere ilişkin tartışmalara da değindi. “Kürt kavramının anayasada yer alması mümkün değil” diyen Yıldırım, Türkiye’nin temel niteliklerini belirleyen ilk dört maddenin değiştirilemeyeceğini vurguladı.
Sorunun etnik bir mesele değil, tamamen terör örgütünün yarattığı bir güvenlik tehdidi olduğunu belirten Yıldırım, çözümün milli birlikten geçtiğini ifade etti.

