AKP, yerel yönetimlerdeki etkinliğini artırmak ve siyasi ağırlığını pekiştirmek amacıyla belediye başkanları transferlerini kararlılıkla sürdürüyor. Yerel seçimlerden bu yana iktidar partisine katılan belediye başkanlarının sayısındaki artış, partinin Türkiye genelindeki yönetim kapasitesini güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak öne çıkıyor. Bugün AKP Genel Merkezi’nde yapılacak olan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda 7 ilçe ve belde belediye başkanının daha partiye katılacağı bildirildi. Bu yeni katılımlarla birlikte AKP’nin yönetiminde bulunan belediye sayısı 608’e yükselmiş olacak.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde AKP, 12 büyükşehir, 12 il, 347 ilçe ve 170 belde belediyesini kazanarak toplam 542 belediyeyi yönetme hakkı elde etmişti. Ancak seçimlerin ardından bazı belediye başkanlarının başka partilerden AKP’ye geçişleriyle bu sayı 601’e yükselmişti. Bugün gerçekleşecek yeni katılımlar, partinin yerel yönetimlerdeki kontrolünü daha da pekiştirecek ve yönetim ağı genişleyecek.
Parti yetkilileri, bu gelişmeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kapımız herkese açık” çağrısının somut bir yansıması olarak değerlendiriyor. AKP, belediye başkanlarının transferlerini stratejik bir araç olarak kullanarak hem kendi yönetim alanını güçlendirmeyi hem de muhalefet partilerinin etkinliğini azaltmayı hedefliyor. Analistler, bu tür hamlelerin sadece yerel yönetimlerle sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda önümüzdeki genel seçimler ve siyasi dengeler üzerinde de belirleyici bir etkisi olacağını vurguluyor.
Yerel yönetimlerdeki bu yoğun siyasi hareketlilik, AKP’nin merkezi politikalarını yerel düzeyde daha etkin bir şekilde uygulama niyetinin göstergesi olarak yorumlanıyor. Belediyelerdeki yönetim değişiklikleri, vatandaşlara sunulan hizmetler kadar siyasi stratejilerin şekillenmesinde de önemli bir rol oynuyor. Uzmanlar, partinin bu hamlelerini, yerel düzeydeki etkinlik ve halkla ilişkiler çalışmalarını güçlendirmek için attığı adımlar olarak değerlendiriyor. Dolayısıyla bugünkü toplantı ve katılımlar, sadece sayısal bir artışı değil, AKP’nin Türkiye genelindeki siyasi ve idari ağırlığını artırma stratejisinin de bir parçası olarak görülüyor.