Anafilaksi nedir, belirtileri nelerdir? Anafilaksi hastaları aşı olabilir mi?

anafilaksi-nedir-belirtileri-nelerdir-anafilaksi-hastalari-asi-olabilir-mi-T5TL6spF.jpg

”Hollyoaks” adlı diziyle yıldızı parlayan İngiliz oyuncu Stephanie Davis, koronavirüse yakalandığını açıkladı.

28 yaşındaki ünlü oyuncunun menajeri, Davis’in anafilaksi nedeniyle bugüne kadar aşı olmadığını duyurdu.

Bu açıklamanın ardından Anafilaksi nedir, belirtileri nelerdir? sorusu gündeme taşındı. Anafilaksi hastaları ise koronavirüs aşısı olup olamayacaklarını araştırıyor.

Peki Anafilaksi nedir, belirtileri nelerdir? Anafilaksi hastaları aşı olabilir mi? İşe detaylar…

ANAFİLAKSİ NEDİR?

Anafilaksi, teşhis koyulur koyulmaz hemen tedavi edilmesi gereken, potansiyel olarak hayatı tehdit eden ciddi, ölümcül bir alerjik reaksiyondur. Bu reaksiyon alerjik bir bireyin yer fıstığı veya arı sokması gibi alerjisi olan bir nesneye maruz kalmasından birkaç saniye ya da birkaç dakika sonra ortaya çıkabilir.

Anafilaksi hastalığı, kişilerin bağışıklık sistemini etkilemektedir. Anafilaksiye neden olan etmenler ile karşılaşıldığında bireyin tansiyonu düşer, solunum yollarında daralma meydana gelir ve bu durum hem nefes almayı hem de vücudun oksijen ihtiyacını karşılamasını engeller.

ANAFİLAKSİNİN NEDENLERİ NELERDİR?

Bağışıklık sistemi, normal şartlar altında vücudu yabancı maddelere karşı savunan antikorlar üretmektedir. Bu vücut içinde zararlı bakteri veya virüsler olduğunda gerekli ve iyi bir durumdur.

Ancak bazı bireylerin bağışıklık sistemleri, normalde alerjik reaksiyona neden olmayan maddelere de aşırı tepki göstermektedir. Genelde alerji semptomları hayatı tehdit edecek kadar vücuda zarar vermez ancak ağır bir alerjik reaksiyon anafilaksiye yol açabilmektedir.

Çocuklarda en yaygın anafilaksi tetikleyicileri genellikle fıstık, ceviz, balık, kabuklu deniz ürünleri ve süt gibi besinlerden kaynaklanan gıda alerjileridir. Yetişkinlerde ise aynı besinlerin yanı sıra, antibiyotikler, aspirin, diğer reçetesiz ağrı kesiciler ile bazı görüntüleme testlerinde kullanılan intravenöz kontrast maddesi içeren bazı ilaçlar, eşek arısı, bal arısı veya ateş karıncası gibi böcek türlerinin sokması, çeşitli örümcek zehirlenmeleri ve özellikle lateks bulunmaktadır

Alerjik tepkimeyi neyin tetiklediği bilinmiyorsa, bazı testler alerjen maddeyi tanımlamaya yardımcı olabilir ancak bazı vakalarda ise anafilaksinin nedeni tanımlanamaz. Bu duruma idiyopatik anafilaksi adı verilmektedir.

Anafilaksi riskini artıran az sayıda faktör mevcuttur. Bunlar arasında geçmişte anafilaksi görülmesi vardır. Eğer bir birey geçmişte anafilaktik reaksiyonu hafif geçirmiş olsa bile alerjiye neden olan maddeye tekrar maruz kaldıktan sonra daha şiddetli anaflaktik reaksiyon geçirme riski vardır.

Astım ya da halihazırda var olan alerjiler bireyleri anafilaksi riski altına sokmaktadır. Bunların yanı sıra çeşitli kalp hastalıkları ve mast adı verilen bir tür akyuvar hücresinin anormal birikimi olan mastositoz da anafilaksi riskini artırmaktadır.

ANAFİLAKTİK REAKSİYON NASIL GELİŞİR, BELİRTİLERİ NELERDİR?

Alerjik reaksiyonlar, vücudun bir maddeye karşı oluşturduğu yanıt nedeniyle meydana gelmektedir. Örnek olarak bahar alerjileri mevsimsel geçişlerde oluşan polen ya da çimen gibi bitkisel faktörlerle tetiklenmektedir.

Bu ve benzeri alerji türlerine göre daha hızlı meydana gelen anafilaksi, hemen müdahale edilmemesi halinde yaşamı tehdit edici boyutlara ilerleyebilmektedir.

Bu reaksiyonu tetikleyebilecek alerjenler ile vücut, inhalasyon (soluk alıp verme sırasında) yoluyla, yutularak sindirim sisteminden, dokunma ile cilt üzerinden ya da direkt olarak enjeksiyonlar vasıtası ile temas edebilmektedir.

Temas sonrasında vücut saniyeler veya en geç dakikalar içerisinde yanıt oluşturmaya başlar. Orta düzeydeki alerjilerde birkaç saatliğine belirgin bir semptom ortaya çıkmayabilir.

Anafilaktik yanıt genellikle temastan kısa bir süre sonrasında başlama eğilimindedir. Bu süre zarfında vücut çok sayıda kimyasalı kan dolaşımına sokarak bu maddeye karşı mücadeleye girişmektedir. Dolaşan kimyasallar bir dizi zincir reaksiyonları tetiklemekte ve böylelikle anafilaksinin belirtileri de oluşmaya başlamaktadır. Birçok belirti anafilaksinin erken dönem semptomları arasında yer alır:

  • Göğüs bölgesinde sıkışma ya da rahatsızlık hissi
  • Nefes darlığı
  • Öksürük
  • Bulantı ve kusma
  • İshal
  • Karın ağrısı
  • Yutkunma zorluğu
  • Kaşıntı
  • Konuşurken dilin dolanması
  • Sersemlik

Bu başlangıç belirtileri anafilaksi tablosunun ilerlemesi ile birlikte daha da ağırlaşabilmektedir. Özellikle uygun tedavinin başlanmadığı kişilerde oluşan ciddi semptomlar şu şekilde özetlenebilir:

  • Tansiyon düşüklüğü
  • Halsizlik
  • Bilinç kaybı
  • Kalp ritminin düzensizleşmesi
  • Nabızda hızlanma
  • Nefes alıp verme sırasında hırıltı
  • Solunum yollarında tıkanma
  • Ciltte kaşıntılı lezyonlar
  • Yüz ve göz bölgesi başta olmak üzere vücudun herhangi bir bölgesinde yoğun ödem oluşması
  • Kalbin durması
  • Solunum sisteminin fonksiyon kaybı

ANAFİLAKSİ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Alerjik reaksiyonlar hızlı bir şekilde anafilaksi durumuna ya da anafilaktik şok haline gelebileceği için bir tıbbi acil olarak kabul edilmektedir. Bu durumlarda tedavi planlamasının ilk aşamasında hastanın hava yolunun güvenliği sağlanır ve sıvı desteği verilebilir.

Bu aşamanın tamamlanmasının ardından hastanın bu durumunu başlatabilecek faktörler hızlıca değerlendirilir ve maruziyetin devam etmediğinden emin olunur.

Anafilaksinin temel tedavisi epinefrin enjeksiyonudur. 1000’de 1’lik konsantrasyona sahip epinefrinin anaflaksi tedavisi amacıyla intramüsküler (kas içi) uygulama dozu 0,3-0,5 ml arasındadır.

Küçük yaştaki vakalarda ise uygun doz çocuğun kilosuna göre hesaplanır. Epinefrinin kas içi uygulanması damar içi ya da deri altı enjeksiyonlarına göre daha hızlı sonuç verdiği için tercih edilen bir yöntemdir. Hastalar genellikle tek enjeksiyonu takiben iyileşme gösterirler ancak bazı hastalarda hekimlerin 5-10 dakika aralıklarla epinefrin enjeksiyonunu tekrarlaması gerekli olabilir.

ANAFİLAKSİ HASTALARI AŞI OLABİLİR Mİ?

Uzmanlar, alerjisi olanların COVID-19 aşılarını mutlaka hastanelerde olması gerektiğinin altını çizmektedir.

Alerjisi olanların anafilaksiden korkması nedeniyle koronavirüs aşısı olmakta tereddüt yaşadığını dile getiren Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Dilşad Mungan, tüm aşılarla ilgili ciddi alerjik reaksiyonların oluşmasının milyonda bir gibi çok düşük oranda olduğunu belirtti.

Mungan, “Koronavirüs aşılarında ise özellikle BioNTech/Pfizer aşısıyla ilgili vakalar üzerinden yapılan değerlendirmelerde bu oranın 1 milyonda 4,6 olduğu saptandı. Yani tüm aşılarda görülenden çok farklı bir oran değil. Sinovac’ta ise fazla bir veri bulunmamasına karşın kendi merkezlerimizdeki aşı uygulamalarından ulaşan sonuçlar, BioNTech ile benzer olduğunu gösteriyor. Ayrıca dünyada ve Türkiye’de koronavirüs aşısı olup anafilaksi sebebiyle kaybedilen hasta bildirilmedi.” şeklinde konuştu.

Exit mobile version