Asya Kaplan Sivrisineği, giysi üzerinden ısırabiliyor

asya-kaplan-sivrisinegi-giysi-uzerinden-isirabiliyor-VeHVQLFJ.jpg

İstanbul’un birçok noktasında son günlerde Asya Kaplan Sivrisineği saysısında artış yaşanıyor.

Yaklaşık 4-5 yıldır İstanbul’da düzenli olarak gözlenen sivrisinek, yerleşik bir tür haline geldi.

Bu türe ilk defa 1980’de Arnavutluk’ta rastlanırken, geçen 40 yıl boyunca Avrupa’da büyük oranda yayılmalar gösterdi.

ASYA KAPLAN SİVRİSİNEĞİ TEHLİKESİ

Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Necla Birgül İyison, Asya Kaplan Sivrisineğinin “sarıhumma”, “dang humması”, “zika”, “chikungunya”, “batı nil virüsü” gibi hastalıkların taşınmasında etkili bir tür olduğunu belirterek, “Giysilerin üzerinden ısırabiliyor. Alerjik reaksiyona yol açabiliyor. Kaşıntı yapıyor ve geçmesi de zor oluyor.” dedi.

“BURASI GEÇİŞ NOKTASI”

Asya Kaplan Sivrisineği’ne karşı uzun vadeli ve çevre dostu bir çözüm geliştirmek için çalışmalar yürüten Doktor Öğretim Üyesi İyison, artan sivrisinek sorununa ve bu türün özelliklerine ilişkin konuştu.

İyison, bu türün Türkiye’de ilk kez 2011’de Trakya’da, 2017’de Karadeniz bölgesinde görüldüğüne işaret ederek, invaziv bir tür olduğu için ortama çabuk adapte olup orada çoğalabildiğini anlattı.

Asya Kaplan Sivrisineği’nin İstanbul’a nasıl geldiğine ilişkin İyison, “Coğrafi konum itibarıyla deniz ve hava yollarıyla burası geçiş noktası. Göçmen, mülteci hareketliliğinden, turizmin yaygın olmasından, iklim değişikliğinden dolayı bu taraflara doğru gelebiliyorlar.” değerlendirmesini yaptı.

“ALERJİK REAKSİYONA YOL AÇABİLİYOR”

İyison, bu türün nematod, parazit ve virüs taşıyabildiği için çeşitli rahatsızlıklara yol açabildiğine dikkati çekerek, “Sarıhumma, dang humması, zika, chikungunya ve batı nil virüsü gibi hastalıkların taşınmasında etkili bir tür. Giysilerin üzerinden ısırabiliyor. Alerjik reaksiyona yol açabiliyor. Kaşıntı yapıyor ve geçmesi de zor oluyor.” dedi.

“EVLERİNİZİN ÇEVRELERİNDE SU BIRAKMAYIN” UYARISI

Asya Kaplan Sivrisineğinin yumurtalarını su birikintilerine bıraktığını anlatan İyison, “Yumurta bıraktığı yerler duru sular. Örneğin, bir kovada birkaç gün su kalırsa oraya hemen yumurta bırakabilirler. Bu nedenle vatandaşların evlerinin çevresinde su bırakmaması lazım.

Dereler, açık alandaki su birikintileri, su kanalları, bidonlar, havuzlar bu sivrisineklerin yumurtalarını bırakabileceği yerler arasında. Yumurtalar zamanla gelişiyor, gelişmelerinin ardından onlar da tekrar yumurta bırakıyorlar. 1 hafta içerisinde çoğalan türleri var. Bir kerede yaklaşık 50 yumurta bırakabiliyorlar.” bilgisini verdi.

İSTANBUL’UN 25 NOKTASINDA ASYA KAPLAN SİVRİSİNEĞİNE RASTLANDI

İyison, Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’nden Ali Rıza Ede ve Sevcan Öztemiz’in 2019-2020 yılları arasında İstanbul’un 27 noktasında sivrisinek ile invaziv aedes türlerinin bulunma oranlarının belirlenmesi amacıyla çalışma yürüttüğünü aktararak, şöyle konuştu:

“Sarıyer, Kilyos, Beşiktaş gibi 25 noktada bu tür sivrisineğe rastlanmış. Belediyelerin ilaçlama yapması gerekiyor. Bu çalışmalardan dolayı sivrisineklerin nerede olduklarını biliyorlar, oralara ilaçlama yaparlarsa çok iyi olur. İnsanlar da evlerinin çevresinde, kapalı ya da açık alanlarda su bırakmayarak en büyük adımı atmış olurlar. Büyük su birikintilerinin olduğu yerlere de çok gitmemeleri gerekiyor. Evlere sineklik taktırmak da fayda sağlar.”


TÜRKİYE’DEKİ TÜRÜN GENOMUNU ÖĞRENECEKLER

Necla Birgül İyison, kendilerinin de Asya Kaplan Sivrisineği’ne yönelik moleküler biyoloji çalışması yürüttüklerini, pestisitlere karşı da zaman içerisinde direnç kazanan bu türlerin biyolojik mücadeleyle nasıl yok edilebileceğini araştırdıklarını anlattı.

Çalışma kapsamında aedes türlerini toplayacaklarını, daha sonra DNA’sını izole ederek dizilemeye göndereceklerini ve bu sayede Türkiye’deki türün genomunu öğreneceklerini belirten İyison, ayrıca diğer türlerle farkını, dirençlik geni olup olmadığını ve bu genleri nasıl etkileyebileceklerini araştıracaklarını sözlerine ekledi.

Exit mobile version