Aydın’da son günlerde yaşanan ve sosyal medyada geniş yankı uyandıran olay, Türkiye’de alkollü araç kullanımı ve yanlış beyanın ciddi sonuçlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Olay, Efeler ilçesinde meydana geldi. Kübra Berna Ünal ve eşi H.Ü., alkollü araç kullanırken polis ekipleri tarafından durduruldu. Ünal, kendisini AKP Aydın Efeler İlçe Teşkilat Başkanı olarak tanıttı ve bu durumu telefonda AKP Aydın Milletvekili Mustafa Savaş’a bildirdiğini iddia etti. Sosyal medyada yayılan görüntülerde, Ünal’ın polislerle tartışması ve eşinin polis ekiplerine hakaret ve tehditler savurması net bir şekilde görüldü.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Büyükgümüş, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Ünal’ın partinin Aydın Efeler ilçesindeki teşkilat başkanı olmadığını ve partinin üyesi dahi olmadığını vurguladı. Milletvekili Mustafa Savaş ise telefonda Ünal ile görüştüğünü doğruladı ve “Videodaki hanımefendi beni aradı, alkollü araç kullandıklarını söyledi. Ben de ‘Alkollü araç kullanıyorsan cezasını ödeyeceksin, bir daha yapmayın’ dedim ve telefonu kapattım. Mevzuata aykırı hiçbir eylemi desteklememiz söz konusu olamaz. Konuyla ilgili yargı süreci başlatılacaktır” ifadelerini kullandı.
Olayın detaylarına bakıldığında, Aydın Valiliği tarafından yapılan açıklama oldukça çarpıcı: Sürücünün 2,09 promil alkollü olduğu tespit edildi. Alkollü araç kullanımından dolayı 9 bin 268 lira para cezası kesilirken, sürücünün ehliyetine altı ay süreyle el konuldu. Eşi H.Ü. ise polise hakaret ve tehditlerde bulunduğu gerekçesiyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olay, toplumsal farkındalığın önemini ve alkollü araç kullanımının ciddi hukuki sonuçlar doğurduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ayrıca, sosyal medya ve kamuoyunda yanlış beyanlar yoluyla kendini resmi bir konumda göstermeye çalışmanın da ciddi sonuçlar doğurabileceği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Kübra Berna Ünal’ın iddiaları ve H.Ü.’nün davranışları, olayın medya ve sosyal medya gündeminde uzun süre konuşulmasına neden oldu.
Bu gelişme, bireylerin hem kendi güvenliklerini hem de kamu güvenliğini tehdit eden davranışların hem hukuki hem de sosyal açıdan ciddi sonuçlar doğuracağını gözler önüne seriyor. Yetkililer, özellikle alkollü araç kullanımı ve kamu görevlilerine karşı hakaret gibi suçların affedilemez olduğunu vurgularken, olayın yargı süreci kamuoyunda yakından takip ediliyor.
İlerleyen günlerde mahkeme sürecinin netleşmesiyle birlikte, konunun toplumsal ve hukuki boyutu daha da gündeme taşınacak gibi görünüyor. Bu olay, Türkiye’de sosyal medya, kamu algısı ve hukuki yaptırımların birbirini nasıl etkileyebileceğini de gözler önüne seriyor.
