Oyuncu menajeri Ayşe Barım, Silivri Cezaevi’nden verdiği ilk röportajda, tutuklanmasının ardındaki nedenleri anlamakta güçlük çektiğini belirterek, sektörün sessizliğine ve sağlık sorunlarına dikkat çekti. Barım, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı: “Eğer tutuklanmamın sebeplerinden biri 19 Mart’a hazırlıktıysa, o zaman ben bir sektör adına burada rehin tutuluyorum demektir. Yazıklar olsun.”
Sağlık Sorunları ve Cezaevi Koşulları
Barım, iki yıl önce teşhis edilen “hipertrofik kardiyomiyopati” rahatsızlığının cezaevi koşullarında kötüleştiğini ve son dört ayda yedi kez bayıldığını aktardı. Doktorlarının ani ölüm riski taşıdığı uyarısında bulunduğu belirtilen Barım, kalbindeki bozulmalar ve beyin damarlarındaki sorunlar nedeniyle ameliyat olması gerektiğini, ancak cezaevi şartlarında buna imkân olmadığını ifade etti.
Tutuklanma Gerekçelerini Anlamıyor
Ayşe Barım, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme” suçlamasının kendisine yöneltilmesine tepki gösterdi. Gezi Parkı protestolarına katılım iddialarını reddeden Barım, hayatı boyunca apolitik bir kişi olduğunu ve suçlamaların kanıtlanmadığını söyledi.
Sektörün Sessizliği
Barım, sosyal medyada maruz kaldığı linç kampanyalarına dikkat çekerek, sektörün kendisine sahip çıkmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi: “Sektör bana sahip çıkmadı, burada bunun da yasını tutuyorum.” Oyuncuların desteği ise trol hesaplar tarafından engellenmeye çalışıldı.
Rehin Tutuluyor Gibi Hissediyor
Barım, tutuklanmasının sektördeki güçlü konumuyla bağlantılı olabileceğini ve 19 Mart süreciyle ilişkili bir hazırlık operasyonu olduğunu öne sürdü: “O zaman ben bir sektör adına burada rehin tutuluyorum demektir. Öyleyse de gerçekten yazıklar olsun.”
Cezaevi Yaşamı ve Özgürlük Özlemi
Silivri Cezaevi’nde izole bir hayat sürdüğünü anlatan Barım, yemeklerin sağlıksız olduğunu, 30 kilo verdiğini ve kas kaybı yaşadığını belirtti. Günlerini kitap okuyarak ve televizyon izleyerek geçirdiğini aktardı. Barım, özgürce yaşamak istediğini ve burada ölmek istemediğini vurgulayarak, en çok sevdiklerine sarılmayı, kapının kilitlenmediği bir anı, yemek yapmayı, müzik dinlemeyi, denize girmeyi ve evini özlediğini söyledi.
Ayşe Barım’ın ikinci duruşması 30 Eylül’de görülecek. Barım, tüm yaşadıklarını korkmadan anlatabilmeyi dilediğini ancak bunun “imkânsız” gibi göründüğünü belirtti.