MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor. Bahçeli konuşmasında, İbrahim Metin ile Prof. Dr. Mithat Melen’in vefatlarından dolayı büyük üzüntü duyduğunu belirtti. Daha sonra Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarından ödün vermeyeceğini belirterek “Kıbrıs Türklüğü Doğu Akdeniz’den uzaklaştırılamayacaktır. Hiç kimse kaos çıkarma özlemiyle, Kıbrıs Türklüğü’nün sabrını test etmemelidir.” ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şu şekilde:
Öncelikle İbrahim Metin ile Prof. Dr. Mithat Melen’in vefatlarından duyduğum üzüntüyü belirtmek istiyorum. Sevenlerine baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.
Bize göre Türksüz Kıbrıs çatlamış toprak, çökmüş bina, kanı çekilmiş damardır. Kıbrıs coğrafyasının mayası Türklük’tür. 37 yıllık tarihi kucaklayıp bugünlere gelen Kıbrıs nice zorluklara direnmiştir. Ezelden beri hür yaşamış Türk milleti ebede kadar da bu onurunu korumaya yaşatmaya kanıyla ant içmiştir.
Kıbrıs Türktür, Türk yurdudur. Mücadele yıllarının ateş hattından çıkıp bugünlere gelen Mehmetçiklere uzun ömürler diliyorum.
İlk turu 11 Ekim 2020 ikinci turu 18 Ekim 2020’de yapılan KKTC cumhurbaşkanlığı seçiminde, Kıbrıs Türklüğü’nün takdir ve teveccühü ile Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ı kutluyorum.
Değerli milletvekilleri Kıbrıs bizim için milli bir meseledir. Tavizi olmaz, dönüşü olmaz. Kıbrıs’ın Türk kalması namus konusudur. Kıbrıs Türklüğü yok sayılamaz, varlık hakları yokuşa sürülemez. Kıbrıs Türklüğü imha ve inkar edilemez.
Uluslararası toplumun Kıbrıs Türklüğünü görmezden gelmesi, üç maymunu oynaması sakat ve yanlıştır.
Her seferinde adil ve kalıcı barışın önüne taş koyan Rumlar olmuştur.
Yeni bir dönemden neden huzursuzluk duyulmakta? Mazisi karanlık olan hedefleri tanımayız.
‘BİZ YUNANİSTANDAN MI İZİN ALACAKTIK ?’
Uluslararası toplumun Kıbrıs Türklüğünü görmemesi yanlış bir davranıştır. 46 yıldır hayalet şehir olan Maraş’ın çok yerinde bir kararla sahil kesiminin açılması, konuya muhatap çevrelerin tepkisini çekmiştir. Rahatsız olanların sicilini incelediğinizde isabetli bir iş yapıldığı görülecektir. Biz Yunanistan’dan mı izin alacaktık. 46 yıldır kilitli olan Maraş’ta piknik yapmak için üzüntüsünü paylaşan Borrell’den mi izin isteyecektik. Bu şahsın Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne, BM konseyinin çözümü dışında alternatif yoktur sözlerini ciddiye mi alalım.
‘ADADA YAŞAYAN HAKLAR BELLİDİR’
Ne zamandan beri BM güvenlik konseyi Türk milletinin iradesinin üstüne çıkmıştır. Adada yaşayan halklar bellidir. O halde AB kaşıntısı ileri sürdüğü bahanelerin asıl gayesi nasıl yorumlanmalıdır. Mülkiye haklarına aynen riayet edilmesinden niye huzursuzluk duyulmaktadır. Asıl hedef ölümü gösterip sıtmaya razı göstermektir. Türkiye olmadan Kıbrıs olmadan Doğu Akdeniz’de atılacak her adım barış arayışlarını yıkacaktır. Meselenin özü bu kadar basittir.
Mazisi karanlık hedefleri tanımayız. Geçmişte yaşananlar malumunuzdur. 1955 yılında kurulan terör örgütün soydaşlarımızın kanını nasıl oluk oluk akıttığı milli vicdanda hala mahfuzdur. Unutmadık unutturmayacağız.
Rumlar 21 Aralık 1963’ten itibaren Kıbrıs Türklüğünü hedef alan saldırılarını arttırmışlardır.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı hayat hakları gasbedilen Kıbrıs Tüklüğüne anavatan Türkiye’den barış eli olarak tarihe geçmiştir. 1977 yılından itibaren fedaralizm çalışmaları yapılmıştır.
52 yıllık çalışmalar çözüm getirmemiştir. Kıbrıs Türklüğünün yapıcı tavrına rağmen her seferinde uzlaşmadan kaçan Rumlar olmuştur.
Çözüm sokaklarda dolaşmaya başlayan sözde sivil itaatsiz eylemleri için zemin yoklayan Rum sevdalısı Akıncı gibi vatandan toprak vererek olamayacaktır. Çözüm bir tarafın boyun eğmesiyle gerçekleşmeyecektir. Egemen ve eşitlik temelinde iki devletli çözüm yegane yoldur.
‘ARTIK FEDERALİZM ÇAĞRILARI BOŞTUR’
Türkiye Doğu Akdeniz’deki haklarından ödün vermeyecektir. Kıbrıs Türklüğü Doğu Akdeniz’den uzaklaştırılamayacaktır. Hiç kimse kaos çıkarma özlemiyle, Kıbrıs Türklüğü’nün sabrını test etmemelidir. Türksüz Akdeniz karanlık bir dehlizdir. Adayı eşit haklara sahip iki halkın paylaştığı açık ve nettir. Artık federalizm çağrıları boştur, tek yanlı dayatmalar sonuçsuzdur.