İstanbul Büyükçekmece Adliyesi’nde gerçekleşen 154 milyon TL değerindeki dev vurgun olayı, Türkiye’de adli güvenlik ve denetim sistemlerinin ne denli hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Olay, adli emanette görevli katip Erdal Timurtaş’ın 25 kilogram altın ve 50 kilogram gümüşü, büroda kullanılan standart tekerlekli arabayla çıkararak gerçekleştirdiği planlı bir hırsızlık olarak kayıtlara geçti. Timurtaş, eşi Esma Timurtaş ve iki çocuğu ile birlikte 19 Kasım’da İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan İngiltere’ye kaçtı.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma, vurgunun detaylarını ortaya koydu. Adli emanette sorumlu katip Kemal Demir gözaltına alınırken, kasaların sorumluluğu ve anahtarların bulunması ile ilgili şüpheler, kasaların açılmasını sağladı. Yapılan incelemelerde, Timurtaş’ın altın ve gümüşleri çöp poşetlerine yerleştirip adliye koridorlarından sorunsuz bir şekilde çıkardığı belirlendi. Kasaların boş olduğu durumu, 1 Aralık’ta yapılan rutin denetim sırasında tespit edildi. Timurtaş’ın yıllık izne çıktığı ve uzun süredir işe gelmediği yönündeki beyanları, şüphelerin artmasına yol açtı.
Çalınan emanetlerin toplam değeri 154 milyon TL olarak hesaplandı ve önceki altın kaçakçılığı olaylarıyla bağlantılı olabileceği değerlendirildi. Bu durum, vurgunun planlı ve dikkatli bir şekilde yürütüldüğünü ortaya koydu. Erdal Timurtaş ve Kemal Demir hakkında yakalama ve gözaltı kararı çıkarıldı, soruşturma kapsamında adliye personelinin tamamının ifadeleri alındı. Ayrıca şüphelilerin evlerinde aramalar yapıldı ancak suç unsuruna rastlanmadı.
Erdal Timurtaş’ın arkadaşlarına attığı “Malları sattım. Allah çarşınızı pazar etsin” mesajı, hem olayın boyutunu hem de Timurtaş’ın cesaretini ve pervasızlığını ortaya koydu. Timurtaş’ın eşi Esma Timurtaş’ın, Esenyurt’ta bir ilkokulda sınıf öğretmeni olarak ders verdiği ve birkaç aydır çevresine İngiltere’ye taşınacaklarını söylediği de öğrenildi. Polis, okul ve çevresindeki tüm güvenlik kameralarını incelemeye aldı.
Büyükçekmece Adliyesi’nde 2 ayda bir yapılan rutin denetimlerin, vurgunun ortaya çıkmasını sağladığı ifade edilirken, son denetimin 2 Ekim’de yapıldığı ve o tarihte kasalarda herhangi bir eksiklik olmadığı tespit edildi. Bu durum, Timurtaş’ın hırsızlık planını son derece titiz bir şekilde yürüttüğünü gösteriyor.
Olay, sadece büyük mali kayıp yaratmakla kalmadı, aynı zamanda adli emanet güvenliği ve denetim mekanizmalarının gözden geçirilmesi gerektiğini de gündeme taşıdı. Soruşturmanın devam ettiği ve şüphelilerin bulunup adalet önüne çıkarılması için tüm imkanların seferber edildiği belirtildi.
İstanbul’daki bu vurgun olayı, adli emanetlerin korunması ve görevli personelin güvenlik prosedürlerine uygun hareket etmesinin önemini bir kez daha hatırlatmış oldu. Türkiye’de kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu olay, benzer hırsızlıkların önlenmesi için yeni önlemlerin alınmasının gerekliliğini ortaya koyuyor.
