Asya-Pasifik bölgesinde jeopolitik tansiyon bir kez daha tehlikeli seviyelere ulaştı. Çin Halk Cumhuriyeti, Japonya ile artan gerilimlere paralel olarak, son yıllarda benzeri pek görülmemiş ölçekte bir deniz kuvveti sevkiyatı gerçekleştirdi. Pekin yönetimi, yaklaşık 100 savaş gemisinden oluşan devasa bir filosunu aynı anda farklı bölgelere dağıtarak bölgedeki dengeleri kökten sarsacak bir güç gösterisine imza attı.
Dört Deniz Birden Kaynıyor
Çin savaş gemilerinin aynı anda Sarı Deniz, Doğu Çin Denizi, Güney Çin Denizi ve Batı Pasifik’te görünmesi, uzmanlar tarafından çok boyutlu bir askeri baskı stratejisi olarak yorumlanıyor.
Normal şartlarda “eğitim tatbikatı” adı altında yürütülen manevralar, bu kez hem kapsam hem de agresif görünüm bakımından sıradan operasyonların sınırlarının çok ötesine geçmiş durumda.
Güncel verilere göre Çin Donanması bu hafta içinde:
Uçak gemileri ve destroyerlerden oluşan saldırı gruplarını hareketlendirdi,
Stratejik geçiş hatlarında yoğun devriye faaliyeti başlattı,
Birbirinden bağımsız filoları aynı zaman diliminde farklı bölgelere yayarak çoklu tehdit görüntüsü oluşturdu.
Bu hareketlilik, yalnızca bölge ülkelerinde değil, küresel güvenlik kurumlarında bile ciddî bir endişe dalgası yarattı.
Japonya’nın Tayvan Açıklaması Bardağı Taşırdı
Gerilimin fitilini ateşleyen gelişme, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi’nin, Çin’in Tayvan’a saldırması durumunda “Japonya’nın askeri olarak müdahalede bulunabileceği” yönündeki açıklaması oldu.
Tokyo’nun bu çıkışı Pekin’de adeta şok etkisi yarattı. Çin Dışişleri Bakanlığı, alışılmışın da ötesinde sert bir tonda:
“Japonya böyle bir yola başvurursa, Çin’in cevabı gecikmeyecek ve karşılık güçle verilecektir.”
şeklinde bir uyarı yaptı.
Takaiçi’nin çıkışı, bölgenin hassas dengelerini altüst ederken, Japonya’nın güvenlik politikasında Tayvan faktörünün giderek daha belirleyici hale gelmeye başladığının da bir işareti olarak değerlendiriliyor.
Bu arada Tayvan yönetiminin savunma bütçesine ek 40 milyar dolarlık kaynak ayırması, Çin’in sabrını iyice taşırmış durumda.
Havada Dakikalar Süren Sinir Harbi
Japonya Savunma Bakanlığı tarafından doğrulanan olay ise gerilimin ne kadar tehlikeli bir noktaya geldiğini ortaya koydu.
Bakanlık açıklamasına göre, Çin’in Liaoning uçak gemisinden havalanan J-15 savaş uçakları, Japon Hava Öz Savunma Kuvvetleri’ne ait F-15 jetlerine radar kilidi attı.
Bu hareket, uluslararası askeri normlara göre “düşmana ateş etmeye saniyeler kaldı” anlamına gelen, savaş eşiği bir hamle olarak kabul ediliyor.
Japonya Başbakanı Takaiçi, olayın duyulmasının ardından yaptığı açıklamada:
Durumu “son derece tehlikeli ve üzücü” olarak tanımladı,
Japonya’nın asla provokasyona gelmeyeceğini fakat “kararlılığından da vazgeçmeyeceğini” vurguladı.
Çin’in İddia Edilen Sahte Saldırı Senaryoları
Bölgedeki askeri kaynaklar, Çin donanmasının bazı yabancı gemilere karşı “sahte saldırı” taktikleri uyguladığını öne sürüyor.
Bu tatbikatların:
Dış ülkelerin müdahale yollarını kesmeye,
Takviye birliklerin bölgeye girişini engellemeye,
Abluka ve kuşatma gibi operasyonların provasını yapmaya
yönelik olduğu değerlendiriliyor.
Bu iddialar şu ana kadar Çin tarafından resmen doğrulanmadı, ancak gelişmeleri takip eden uzmanlar mevcut gemi yoğunluğunun bu senaryoları güçlendirdiği görüşünde.
Diplomasi Cephesi de Sessiz Değil
Askeri hareketlilik sürerken, diplomatik ilişkilerde de sert rüzgarlar esiyor.
G20 zirvesinde Japonya ve Çin liderlerinin görüşmemesi, iki ülke ilişkilerindeki soğukluğun açık bir göstergesi olarak yorumlandı.
Pekin ayrıca:
Japon deniz ürünlerine ithalat yasağını yeniden devreye soktu,
Çin vatandaşlarına yönelik “Japonya’ya seyahat konusunda dikkatli olun” uyarısı yayımladı.
Bu adımlar, askeri gerilime ekonomik bir boyut ekleyerek krizin kapsamını daha da genişletti.
Bölge Teyakkuzda: Küçük Bir Kıvılcım Yeterli
Asya-Pasifik’teki mevcut tablo, başta Güney Kore, Avustralya ve Filipinler olmak üzere tüm bölge ülkelerinde ciddi bir tedirginlik yaratıyor.
Uzmanlara göre taraflar şu anda öyle bir noktada ki:
Yanlış anlaşılacak tek bir hamle, bölgesel bir çatışmayı tetikleyebilir.
Bu nedenle Asya-Pasifik, son yılların en gergin ve en kırılgan dönemlerinden birini yaşıyor.


