Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, Türkiye’nin küresel düzende kritik bir rol oynadığını vurgulayan kapsamlı açıklamalarda bulundu. Foreign Affairs dergisi için kaleme aldığı makalesinde, dünya düzeninin son dört yılda önceki üç on yıla kıyasla büyük değişimlerden geçtiğini belirten Stubb, özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı, Orta Doğu’daki çatışmalar ve Afrika’daki siyasi gerilimlerin demokrasilerin zayıflamasına ve küresel istikrarsızlığın artmasına yol açtığını ifade etti.
Stubb, bu değişen küresel düzende Türkiye’nin stratejik önemini öne çıkararak, ülkenin ekonomik ve jeopolitik anlamda oyunun kurallarını değiştiren orta güçler arasında yer aldığını belirtti. Türkiye’nin Brezilya, Hindistan, Meksika, Nijerya, Suudi Arabistan ve Güney Afrika gibi ülkelerle birlikte küresel düzenin istikrarı veya istikrarsızlığı üzerinde belirleyici rol oynayabileceğini ifade etti. Bu ülkelerin hem ekonomik araçlar hem de jeopolitik ağırlık bakımından küresel politikalarda etkili olduğunu vurguladı.
Stubb, Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan çok kutuplu düzeni değerlendirirken, Batılı ülkelerin monolog yerine diyalog, çifte standart yerine tutarlılık ve tahakküm yerine işbirliğini önceliklendirmesi gerektiğini belirtti. Aksi takdirde daha büyük çatışmaların kapıda olduğunu ifade etti. Çok taraflılığın istikrar sağladığını, çok kutupluluğun ise çatışma riskini artırdığını belirten Stubb, günümüz küresel güç dengesinin “Küresel Batı, Küresel Doğu ve Küresel Güney” olarak üç ana bölgeye ayrıldığını aktardı.
Küresel Batı’nın ABD liderliğinde 50 ülkeyi kapsadığını, Küresel Doğu’nun Çin liderliğinde 25 ülkeyi içerdiğini söyleyen Stubb, Küresel Güney’in Afrika, Latin Amerika, Güney Asya ve Güneydoğu Asya’daki yaklaşık 125 gelişmekte olan ve orta gelirli devleti içerdiğini ifade etti. Bu bölgede çok sayıda orta güç ve kararsız devlet bulunduğunu belirten Stubb, Batı ve Doğu’nun Küresel Güney üzerinde etkili olma mücadelesine dikkat çekti. “Çünkü yeni dünya düzeninin yönünü belirleyecek güç Küresel Güney olacak. Batı ve Doğu farklı yönlere ilerlerken, Güney’in kararları belirleyici olacak” değerlendirmesini yaptı.
Stubb ayrıca Türkiye’nin bu küresel bağlamda hem bölgesel hem de uluslararası politikada giderek daha kritik bir aktör haline geldiğini belirtti. Türkiye’nin ekonomik ve jeopolitik ağırlığının, yalnızca bölgesel istikrar için değil, küresel düzenin şekillenmesinde de belirleyici bir unsur olduğunu ifade etti. Küresel güçler arasında dengelerin değiştiği bu dönemde, Türkiye’nin diplomasi ve ekonomi alanındaki hamleleri, yeni küresel düzenin oluşturulmasında kilit rol oynayabilecek nitelikte görülüyor.
İlgili değerlendirmelerde Stubb, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki etkinliğinin artırılması ve çok taraflı işbirliğine önem verilmesi gerektiğini vurgulayarak, global krizlerin yönetiminde Türkiye gibi orta güçlerin artan önemine dikkat çekti. Bu bağlamda, Türkiye’nin hem Batı hem de Doğu ile dengeli ilişkiler kurmasının, küresel barış ve istikrar açısından kritik olduğu ifade edildi.
