İslam’da ‘Teşekkür’ün büyük önemi

İslam’da teşekkür, insanların birbiriyle olan iletişimi daha da artıran ve sıkılaştıran bir kavgam olmakla beraber, Yüce Allah’ın da rızasını kazanmak için önem göstermemiz gereken bir konu. Ali Rıza Demircan hoca, bu hafta ki sohbetinde bizlere ‘Teşekkür’ün İslam’daki yerini, nasıl teşekkür edileceğini, teşekkürün aynı zamanda Rabbimize ibadet olduğunu anlattı.

Ali Riza Demircan hoca sohbetinde çok önemli noktalara dikkat çekti.

Rabbimize şükredici, insanlara da teşekkür edici olmanın en canlı örneklerini bizlere bilfiil sunan Aziz Peygamberimiz Hz.Muhammed’e salad ve selam ederim.

Yüce Mevlamız, Kur-an’ı Kerim’de bizleri kendi zatına ibadet etmemiz için yarattığını beyan buyuruyor. İbadet bizim yaradılış sebebimiz, hayatımız süresince görevimiz ve ebedi hayatımızın da mutluluk sebebidir. İbadet yüce Rabbimizin her bir emrine ve yasağına itaattir. Aziz Peygamberimizin Kur-an’la bütünlük arzeden öğütlerine itaat etmektir. Görevimiz, Rabbimize ibadetli kul olmaktır. Ancak ibadetli kul olabilmemiz için de şükredici kul olmamız gerekmektedir.

Yüce Mevlamızın üzerimizdeki nimetleri Kur-an ifadesi ile sayılamayacak kadar çoktur. ancak Rabbimiz bu nimetlerini bizlere bazen doğrudan ihsan buyurmakta bazen de insanları aracı kılmaktadır. İşte bunun içindir ki hem Rabbimize şükredici kul olmak, hem de nimetlerin bizlere ulaşmasına aracılık yapan insanlara teşekkür edici olmakla yükümlüyüz.

İnsanalara teşekkür etmek, Rabbimize ibadettir. İbadet Rabbimizin emirleri ve yasaklarına itaattir. Aziz Peygamberimizin öğütlerine itaattir. Böyle olunca bir diğer anlatımla insanlara teşekkür etmek Rabbimizin buyruğu ve Aziz Peygamberimizin öğüdü olunca teşekkür etmek bizler için ahiret yatırımı olacak, dünya hayatımızın mutluluğuna sebebiyet verecek ibadet türünden işlemlerdir.

İnsanlara teşekkür etmek ibadettir. Çünkü teşekkür Rabbimizin buyruğudur dedik. Kur-an’ı Kerim’de Rahman Suresi’nin 60. ayetinde yüce mevlamız şöyle buyurur: “Yapılacak iyiliğe gerekli olan yapılması gereken, aynı düzeyde bir iyilikle karşılık vermek değil midir? Böyle olmalı değil midir?” Ayeti sadeleştirecek olursak. “Siz sizlere yapılan iyiliğe iyilikle karşılık veriniz” Evet Rabbimizin buyruğu böyle. Yalnızca okumuş olduğumuz ayet değil konumuzun temeli. Lokman Suresi’nin 14. Ayeti’nde de Rabbimiz şöyle buyuruyor, ” Biz insanlara, analarına, babalarına iyilik etmelerini emrettik. Hele hele annesi yok mu. Annesi onu hamilelik döneminde nice zahmetlerle taşımıştır. Emzirme süresi de 2 yıl içindedir” Ayetin bu bölümüne dikkat buyurunuz: “Ey kulum bana şükret ve ana babana da teşekkür et. Dönüşünüz banadır. Ben sizi yargılayacağım. Bana olan şükrünüz ve insanlara olan teşekkürünüzden ötürü de sizleri mükafatlandıracağım”

Rabbimiz Kur-an’ı Kerim’in bir çok suresinde kendisine şükretmeyen ve insanlara teşekkür müteşekkir olmayan tipleri nankör olarak vasıflamakta ve sevmediğini beyan buyurmaktadır.

Aziz Peygamberimiz, “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez” buyurmuştur. “Allah’a şükretmeyen, insanlara da teşekkür edici olmaz” buyurmaktadır. Demek ki şükredici ile teşekkür edici olmak arasında sağlam bir bağlantı vardır.

NASIL TEŞEKKÜR EDİLİR?

İLK TEŞEKKÜR YÖNTEMİ: SÖZLÜ TEŞEKKÜR

İnsanlara teşekkür ederim. Allah senden razı olsun. Rabbim sizlerden razı olsun demek bir teşekkür türüdür. Bizler yapılan iyiliklere aynısıyla veya daha güzeliyle mukabele etmek de fiili bir teşekkürdür. Bir diğer teşekkür türü de, eğer yapılan iyiliklere, sunulan güzelliklere aynısıyla veya daha gelişmişiyle mukabele edemiyorsak, iyilik yapan insanlara duacı olmak.

Aziz Peygamberimizin, sözlü teşekkür etmeye temel teşkil eden öğüdünü, kişi kendisine, iyilik yapan kişiye teşekkür eder ya da Allah seni mükafatlandırsın güzel kardeşim derse, teşekkür görevini yerine getirmiş olur. Bu bölümü örneklendirelim. Para bozdurmak istediğimizde paramızın bozulması, bize tebessüm edici bir şekilde hal ve hatırınızın sorulması, sorduğumuz bir soruya cevap verilmesi veya bir adres sorduğumuzda tarif edilmesi yada hakkımız olan bir hizmetin zamanında yapılması gibi hayatımızın rütin akışı içerisinde muhatap olduğumuz iyiliklere ve güzelliklere bigane kalmamalıyız. Mutlaka Aziz Peygamberimizin buyruğuna uyarak teşekkür etmeliyiz. Teşekkür etmemizi gerektirecek iyilikleri ve güzellikleri örneklendirdik. Hafife almayalım.

Peygamberimiz, “İyi olan, güzel olan, doğru olan hiçbir şeyi basite almayın. Önemseyin. Size güleç yüzle bakılma suretiyle, bir tebessüm yoluyla, bir ikramda bulunulmasını dahi önemseyin. Gözünüzde büyütün ve asla teşekkür görevinizi ihmal etmeyin.

Bu tür teşekkür görevleri insanlar arasında hayırlar öyle büyük çığırlar açmakta, Allah’ın rızasını talep etmemiz halinde basit teşekkürlerimizin bizim için ne büyük ahiret yatırımı olacağından şüphe etmemeliyiz. Basit gibi görünse de gün boyunca, haftalar boyu, aylar boyu yapılacak teşekkürler, her bir teşekkürün 10 birim sevap alacağı düşünülürse, ne büyük bir ahiret yatırımı olacağını hesaplayabilirsiniz.

İKİNCİ TEŞEKKÜR YÖNTEMİ: İYİLİĞE BENZERİ İLE KARŞILIK VERMEKTİR

Fiili teşekkür olarak da vasıflandırabileceğimiz bu yöntemi Peygamberimiz emir buyuruyorlar. Peygamberimiz emir buyurur da o emir hayırlara yol açmaz mı? Yeter ki siz Allah’ın rızasını hedefleyerek Peygamberimizin öğütlerine kulak verebilelim. Peygamberimiz şöyle buyurur, “Kişinin kendisine bedeni, manevi ilmi herhangi bir iyilikte bulunulursa, kişi kendisine yapılan bu iyilik türünden karşılık versin” Size bir yakınınız bir akrabanız, herhangi bir kişi maddi değeri olan bir hediye verdiğinde, hatamız bağışlandığında, ziyaret edildiğimizde, lehimize fedakarlıklar yapıldığında, kendilerine gitmediğimiz insanlar bize geldiğinde. Yani bu türden iyiliklere muhatap olduğumuzda, mutlaka ve mutlaka aynısıyla mukabele edelim. Size bir kalem mi verildi. O değerde kalem veriniz. Size bir gömlek mi ikram edildi. İmkanınız varsa aynısıyla mukabele ederek, fiili teşekkürünüzü yapmaya çalışınız. İslam bizden yapılan iyiliklere aynısıyla mukabele etmekle yetinmemizi istemiyor. Daha iyisine daha güzeline yönelmemizi öğütlüyor.

Mü’minun Suresi’nin 96. Ayeti’nde bize hayatımız boyunca ilke edinmemiz gereken bir erdemlik ölçüsü veriliyor. “En güzel şekilde karşılık verin.” Hatta bir ayeti kerimede kötülüklere karşı iyilikle, daha bir güzel olanla mukabele emir buyurulursa, ya yapılan güzelliklere elbetteki daha güzeliyle karşılık vermek emir olur. En güzele yönelmemiz gerektiğini bizlere öğreten yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de İsra Suresi 53. Ayet’te, “Ey Peygamber, kullarıma söyle sözün en güzelini söylesinler”

Zümer Suresi’nin 17 ve 18. Ayetlerinde, “Sözü dinleyip de en güzeline uyan kullarımı müjdele” buyurulur. Yani en güzel ölçü alınmalı.

Bir diğer ölçüde Nahl Suresi’nin 125. Ayeti’nden, “Tartışma yaparken, ilmi tartışmalarda, siyasi tartışmalarda, herhangi bir sosyal koldaki tartışmalarda en güzel yöntem ne ise en etkili metot ne ise onu benimseyin, onu izleyin.”

Görülüyor ki güzelliklerin kaynağı olan Rabbimiz, bizi en güzel kıvamda yaradan Rabbimiz, bizi dünya hayatında güzellikler yarışına çıkaran Rabbimiz, bizi daima konuşmada, davranışta, işte en güzele yönelmekle görevlendirmektedir. Sözü bir ayetle bağlayalım. Fussilet Suresi’nin 34. Ayetinde, “İyilikle, kötülük bir olmaz. Sen en güzel şekilde karşılık vermeye, teşekkür etmeye yönel. Seninle arasında düşmanlık olan kişinin nasıl bir candan dost oluverdiğini görürsün” buyurulur.

İnsan Allah’ın yarattığı bu fıtratı değiştiremez. Her insan bir kahvenin 40 yıllık hatırı içerisindedir. Dolayısıyla insanları yumuşatmanın, düşmanlıkları dostluklara dönüştürmenin yolu, insanlara olan davranışlarımızı en güzelle biçimlendirmeye çalışmaktır.

Kur’an bize adaletle karşılık verme hakkını verir ama gücümüz yettiğinde af ile muamele etmek. işte Rabbimizin önerdiği budur. Size bir tokat vurulduğunda aynısı ile mükabale etmek, müdafai nefis olarak hakkınız olabilir ama güçlü iseniz, karşılık verebilecek konumdaysanız Rabbimizin rızasına daha büyük bir şekilde yol almış olursunuz.

ÜÇÜNCÜ TEŞEKKÜR YOLU: BİZE İYİLİK YAPAN İNSANLARA DUACI OLMAK

İslam’ın ilk yollarında Mekke’de hayatlarını sürdüremeyecek konuma gelen ilk müslümanlar, Medine’ye hicret buyurmuşlardı. Aziz Peygamberimiz de hicret buyurdu. Ve Peygamberimiz Medineli müslümanlar olan Ensar ile Mekke’den hicret eden muhacir müslümanlar arasında kardeşlik tesis etti. Falanı filanla kardeş ilan etti. Medineli müslümanlar, Mekke’den hicret eden müslüman kardeşlerine o kadar büyük iyilik yaptılar ki, sahip oldukları her iki nimetten birini muhacir kardeşlerine sundular. İnsanlık tarihinde erişilemeyecek fedakarlık örnekleri sundular. Ensarın bu iyilikleri karşısında muhacirler son derece bir taraftan sevinirken, bir taraftan karşılık verememenin üzüntüsüyle Peygamberimizin karşısına geldiler ve ensar kardeşlerimize maddi imkanlardan yoksun olduğumuz için karşılık veremiyoruz dediler. Peygamberimiz şöle buyurdu: “Eğer size yapılan iyiliklerden dolayı, ensardan olan kardeşlerinize yaptıklarından dolayı Allah’a dua ederseniz, size hem teşekkür etmiş olmanın ecrini verir, hem de ensardan olan kardeşlerinizin yaptıkları iyiliklere verdiğinin benzeri armağanlar ihsan eder.” Demek ki önemli olan Rabbimize karşı şükredici kul olmaya yöneltirken, insanlara karşı da teşekkür edici olmaya yöneltebilmektir.

Haber7.com

Exit mobile version