The Jerusalem Strategic Tribune’de yayımlanan analizde, Türkiye’nin Orta Doğu’daki stratejik hamlelerinden rahatsızlık duyulduğu açıkça ifade edildi. Ankara’nın İsrail ve İran’ı zayıflatma çabaları vurgulandı, ABD’ye “Türkiye’ye destek verme” çağrısı yapıldı.
İsrail merkezli ve ABD’de yayın yapan The Jerusalem Strategic Tribune, Türkiye’nin son dönemdeki askeri ve diplomatik hamlelerine ilişkin dikkat çekici bir analiz yayımladı. Sinan Ciddi imzalı yazıda, Türkiye’nin Orta Doğu’da bölgesel güç olma çabalarına karşı sert uyarılar yer aldı.
“Türkiye Hem İsrail’i Hem İran’ı Zayıflatmaya Çalışıyor”
Analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e karşı yaptığı açıklamalar ve Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı detaylı şekilde ele alındı. Türkiye’nin hem İsrail’in hem de İran’ın stratejik pozisyonunu dengelemek istediği, bu süreçte Doğu Akdeniz’de etkinlik alanını genişlettiği öne sürüldü.
“F-35 Verilmemeli, Türkiye Yabancı Güç Gibi Görülmeli”
Sinan Ciddi, ABD’nin Türkiye’ye F-35 savaş uçakları vermemesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin F-35’lere sahip olması durumunda, İsrail’in bölgedeki hava üstünlüğünün tehlikeye gireceği vurgulandı. Yazıda şu ifadelere yer verildi:
“Erdoğan, İsrail’in İran’a karşı hamlelerini fırsat bilerek Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de baskın bir güce dönüştürmek istiyor. Ancak hem askeri hem ekonomik açıdan zayıf. ABD, müttefikleri pahasına Türkiye’ye destek olmamalı.”
ABD’ye Açık Çağrı: “Türkiye’nin Hedeflerine Ulaşması Engellenmeli”
Yazıda, Türkiye’nin yeniden F-35 programına katılma arayışında olabileceği ve Trump dönemi benzeri bir ilişkiyi canlandırmak isteyebileceği ileri sürüldü. Ancak bu durumda Yunanistan ve İsrail’in askeri üstünlüğünün riske gireceği ifade edildi.
Ayrıca Türkiye’nin, Suriye’de 20 bin asker bulundurduğu, yeni Suriye ordusunu eğitmeyi hedeflediği ve bölgesel dengeyi kendi lehine çevirmek için aktif rol aldığı savunuldu.
Doğu Akdeniz ve Ege Vurgusu
Analizde, Türk donanmasının Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a karşı meydan okuduğu, Avrupa Birliği ve NATO’nun ise bu durumu Ukrayna-Rusya krizine odaklanmaları nedeniyle görmezden geldiği iddia edildi.