Suriye’de SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile Şam yönetimi arasında 10 Mart 2025’te imzalanan mutabakatın öngördüğü entegrasyon takvimi yıl sonunda sona eriyor. Ancak örgütün süreci uzatma çabaları dikkat çekiyor ve Türkiye, gelişmeleri yakından takip ederek tüm olası senaryoları masada tutuyor.
SDG İLE ŞAM YÖNETİMİ ARASINDAKİ MUTABAKAT
10 Mart’ta imzalanan mutabakat, Suriye’nin kuzeyinde SDG unsurlarının devlet kurumlarına ve orduya entegrasyonunu öngörüyordu. Mutabakatın amacı, bölgede istikrarı sağlamak ve “Terörsüz Türkiye” sürecini desteklemek olarak gösterildi. Ancak üzerinden aylar geçmesine rağmen somut ilerleme sağlanamadığı belirtiliyor.
SDG’NİN STRATEJİSİ VE İSRAİL DESTEĞİ
Ankara’nın takip ettiği bilgilere göre, SDG Şam yönetimini büyük ölçüde devre dışı bırakarak, bölgede kendi kontrolünü pekiştirme yoluna gitti. Son 9 ayda örgüt, İsrail’in desteğini de alarak Suriye ordusu ile sık sık çatışmaya girdi. SDG’nin, mutabakatın öngördüğü takvime uymamak için çeşitli gerekçeler üretmeye çalıştığı bildiriliyor.
Edinilen bilgilere göre, SDG anlaşmanın süresinin bir yıl olduğunu öne sürerek entegrasyon sürecini 10 Mart 2026’ya kadar uzatmaya çalışıyor. Bu durum, Türkiye’nin planlanan takvimin ötesine geçilmesine kesinlikle izin vermeyeceği mesajıyla karşılanıyor.
TÜRKİYE’NİN TEPKİSİ VE TÜM SEÇENEKLER MASADA
Türkiye, SDG’ye net mesajlar ileterek sürecin yıl sonuna kadar tamamlanmasını zorunlu kılıyor. Yetkililer, SDG’nin sınırlı adımlar atarak süreci zamana yayma ihtimalini göz önünde bulundururken, olası ortak operasyonlar, diplomatik hamleler ve güvenlik önlemlerini de gündemde tutuyor. Ankara, SDG’nin İsrail destekli olası bölgesel kriz planlarının farkında olarak hareket ediyor.
Uzmanlar, mutabakatın öngördüğü takvime uyulmaması durumunda Türkiye’nin sahada ve diplomatik alanda hızlı ve kararlı adımlar atabileceğini ifade ediyor. SDG’nin, yıl sonuna kadar ordu ve devlet kurumlarına tam entegrasyon sağlaması beklenmiyor; ancak Türkiye, zaman kaybına tahammül etmiyor.
KRİTİK 9 GÜN
Önümüzdeki 9 gün, mutabakat takvimi açısından kritik bir dönem olarak değerlendiriliyor. Türkiye ve uluslararası gözlemciler, SDG’nin planladığı sınırlı adımların ötesine geçip geçmeyeceğini yakından izleyecek. Mutabakatın öngördüğü takvime uyulup uyulmadığı, yıl sonu itibarıyla netleşecek ve bölgedeki stratejik dengeleri yeniden şekillendirecek.
Türkiye’nin kararlı tutumu, diplomatik baskı ve gerekirse sahadaki müdahaleleri, SDG’nin planlarını sınırlayabilir. Ancak örgütün İsrail destekli faaliyetleri, bölgedeki istikrarı tehdit etmeye devam ediyor. Bu nedenle, hem diplomatik hem de askeri seçenekler dikkatle değerlendiriliyor.
