Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, televizyon ve medya sektöründe son dönemde art arda gündeme gelen skandal iddiaları köşesinde ayrıntılı ve sert bir dille ele aldı. Habertürk’te yaşanan olaylar, GAİN Medya’ya yönelik yürütülen soruşturmalar ve sektörde konuşulan suçlamaların tesadüf olmadığını vurgulayan Aytuğ, tüm bu gelişmeleri yıllardır süregelen çürümüşlüğün dışa vurumu olarak nitelendirdi. Medya sektöründe çok paranın döndüğü her alanda mafyatik ilişkiler, para aklama ve hukuksuzlukların kendini gösterebileceğini ifade eden yazar, bu tür çürümüşlükten sektörün arındırılması gerektiğini özellikle belirtti.
Yazısında, mağdurlara yönelik çağrısını da tekrar eden Aytuğ, bilgisi, belgesi veya şahidi olanların susmaması gerektiğini vurguladı. Yazar, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy hakkında Tuğçe Acar’dan gelen taciz, şantaj, baskı, uyuşturucu ve toplu seks partileri iddialarına da değindi. Ayrıca Show TV ve Habertürk’ün yeni sahibi Can Holding ile Gain platformu hakkında benzer iddialarla hukuki sürecin başlatıldığı ve soruşturmanın devam ettiği aktarıldı.
Aytuğ, yazısında sektörün magazin kısmıyla ilgilenmenin yeterli olmadığını, esas sorunun çürümüş yapı ve hukuksuzlukla mücadele etmek olduğunu belirtti. Sektörde namusuyla ve liyakatıyla kariyer yapmak isteyen kadınların yaşadığı mağduriyetlerin göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade eden yazar, iç yazışmaları yayınlayarak çalışanları korkutmaya çalışan üst düzey yöneticilere de tepki gösterdi.
Yazının devamında Aytuğ, medya çalışanlarına açık çağrıda bulunarak, “Bilgisi, belgesi, şahidi olan susmasın. Televizyon ekranından odalarımıza boşalan kanalizasyon, ortalığı daha fazla kokutmasın” ifadelerini kullandı. Bu uyarı, medyayı kirinden, pasından arındırmak ve mağdurların sesini duyurmak için önemli bir çağrı niteliği taşıyor.
Yazar, sektördeki yozlaşmanın sadece magazin veya reyting malzemesi olarak ele alınamayacağını, çürümüşlüğün kökünden temizlenmesi gerektiğini vurguladı. Aytuğ’a göre, medya dünyasında yaşanan bu sorunlar, uzun yıllardır biriken olumsuzlukların ve hukuksuzlukların sonucudur ve sektörde şeffaflık ile adaletin sağlanması için mağdurların sesini duyurması şarttır.
Bu yazı, sadece Habertürk’ü değil, tüm medya sektörünü ilgilendiren ciddi bir uyarı niteliğinde olup, sektördeki yozlaşma, hukuksuzluk ve çürümüşlükle mücadele edilmesi gerektiğini gözler önüne seriyor. Aytuğ’un çağrısı, bilgisi ve belgesi olanların susmayarak gerçeklerin ortaya çıkmasına katkıda bulunması yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
