Tekirdağ açıklarında Marmara Denizi’nde 14.55’te meydana gelen 5,0 büyüklüğündeki deprem, İstanbul, Çanakkale, Bursa ve çevre illerde yaşayan vatandaşlarda büyük paniğe neden oldu. Sarsıntı, sadece Türkiye’den değil, Bulgaristan’ın bazı bölgelerinden de hissedildi. AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından yapılan ilk açıklamalarda depremin büyüklüğü doğrulanırken, vatandaşlara dikkatli olmaları ve panik yapmamaları yönünde uyarılar yapıldı.
DEPREMİN DETAYLARI VE ETKİLERİ
Marmara Denizi’nde, Tekirdağ açıklarında meydana gelen deprem, yerin 6,71 kilometre derinliğinde kaydedildi. Depremin şiddeti 5,0 olarak ölçüldü. Depremin hemen ardından İstanbul başta olmak üzere çevre illerde vatandaşlar evlerini terk ederek açık alanlara yöneldi. Özellikle İstanbul’un bazı ilçelerinde kısa süreli panik yaşandı. Sosyal medyada paylaşılan videolar, insanların binalardan hızla çıktığını ve açık alanlara doğru yöneldiğini gösterdi.
Kocaeli, Sakarya, Bursa, Çanakkale ve Tekirdağ başta olmak üzere birçok ilde deprem hissedilirken, bazı vatandaşlar geçici yaralanmalar ve panik atak yaşadı. Yetkililer, şimdilik ciddi can kaybı veya büyük hasar olmadığını açıkladı. Ancak uzmanlar, küçük depremlerin büyük depremlerin habercisi olabileceğini belirterek, Marmara Bölgesi’ndeki riskin devam ettiğini vurguladı.
NACI GÖRÜR’ÜN KRİTİK UYARISI
Depremin ardından gözler, Türkiye’nin önde gelen deprem uzmanlarından Prof. Dr. Naci Görür’e çevrildi. Görür, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Marmara Bölgesi’nde yaşanan depremin yalnızca küçük bir sarsıntı olduğunu ve beklenen büyük Marmara depremi açısından riskin devam ettiğini belirtti. Açıklamasında, Marmara’daki fay hattının aktif olduğunu vurgulayan Görür, “Marmara’da 4,0 veya 5,0 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bu fay aktif ve Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerinde yer alıyor. Her an büyük bir deprem olabilir. 14 milyon yıldır bu fay aktif ve bundan sonra da depremler devam edecek. Beklenen Marmara depremi açısından bu kaçınılmazdır. Er ya da geç, herkes hazırlığını yapmalı ve İstanbul’u olası bir deprem için hazır hale getirmelidir.” ifadelerini kullandı.
UZMANLARDAN ÖNERİLER VE TEDBİRLER
Deprem uzmanları, İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi’nde yaşayan vatandaşların acil durum çantalarını hazırlamalarını, binaların depreme dayanıklılığını kontrol ettirmelerini ve olası bir deprem anında güvenli alanları belirlemelerini öneriyor. Ayrıca yerel yönetimlerin acil müdahale planlarını güncellemeleri ve halkın bilinçlendirilmesi çağrısı yapılıyor.
Bunun yanı sıra, uzmanlar özellikle çocukların ve yaşlıların deprem sırasında güvenli şekilde tahliye edilmesine dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Evlerin dayanıklılık raporlarının düzenli olarak kontrol edilmesi, deprem sırasında panik nedeniyle yaşanabilecek kazaların önüne geçilmesini sağlayabilir.
VATANDAŞLARDA PANİK VE SOSYAL MEDYA TEPKİLERİ
Deprem sırasında sosyal medyada kısa sürede paylaşılan videolar ve mesajlar, panik anlarını gözler önüne serdi. Birçok vatandaş, binalardan çıkarak meydanlar ve parklara yöneldi. Sosyal medya kullanıcıları, deprem sırasında yaşadıkları korkuyu ve kısa süreli kaosu paylaştı. Uzmanlar, bu tür paylaşımların paniğe neden olabileceğini belirterek, halkın yalnızca resmi açıklamaları takip etmesi gerektiğini ifade ediyor.
MARMARA BÖLGESİ RİSK ALTINDA
Naci Görür’ün açıklamaları, Marmara Bölgesi’nde yaşayan milyonlarca kişiye ciddi bir uyarı niteliği taşıdı. Deprem uzmanları, özellikle İstanbul ve çevresindeki yerleşim yerlerinin olası büyük deprem öncesi hazırlıklarını gözden geçirmesi gerektiğini belirtiyor. Küçük depremlerin, beklenen büyük deprem öncesi birer sinyal niteliğinde olduğunu belirten uzmanlar, halkı hazırlıklı olmaya davet ediyor.
SONUÇ OLARAK
Tekirdağ açıklarında yaşanan 5,0 büyüklüğündeki deprem, Marmara Bölgesi’nde yaşayan vatandaşlar için ciddi bir uyarı oldu. Prof. Dr. Naci Görür’ün açıklamaları, bölgedeki riskin devam ettiğini ve herkesin deprem hazırlıklarını gözden geçirmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Uzmanlar, Marmara’nın ve İstanbul’un olası büyük depreme karşı her an hazır olması gerektiğini vurguluyor