Antalya’nın Serik ilçesinde meydana gelen 5,2 büyüklüğündeki deprem, bölgede hem halk hem de bilim insanları tarafından yakından takip ediliyor. Depremin ardından, alanında uzman isimlerden biri olan Jeoloji Profesörü Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, kendi YouTube kanalında çarpıcı bir açıklama yaptı. Üşümezsoy, Antalya Körfezi ve çevresinde gözlemlenen hareketliliğin yalnızca lokal bir sarsıntı olmadığını, daha geniş bir tektonik sistemin parçası olduğunu vurguladı.
Depremin Jeolojik Özellikleri ve Derinliği
Prof. Dr. Üşümezsoy’a göre deprem, kuzey-batı ve güney-doğu doğrultulu, derinliği 100 kilometreye kadar ulaşan bir yapıda meydana geldi. Bu sarsıntının, Akdeniz kabuğunun Anadolu kabuğunun altına doğru daldığı “yitim zonu” (dalma-batma bölgesi) üzerinde gerçekleştiğini aktardı. Yani Antalya depremi, yüzeyde gözlemlenen küçük sarsıntılardan farklı olarak, derinlerdeki plaka etkileşimlerinin sonucu. Üşümezsoy, depremin bu yönüyle daha büyük tektonik hareketlerin habercisi olabileceğini belirtti.
Fay Hatları ve Bölgedeki Tektonik Karmaşıklık
Prof. Dr. Üşümezsoy, Antalya’nın kuzeyinden geçen fay hatlarının yüzeyde görünen kırık hatlardan çok daha karmaşık bir yapının yansıması olduğunu söyledi. Bu hatlar, Akdeniz’deki geniş tektonik sistemin bir parçasını oluşturuyor. Özellikle Kıbrıs’ın güneyinden geçip batı kenarından kuzeye ilerleyen hattın geçen ay kırıldığını hatırlatan Üşümezsoy, hattın Girit ve Rodos adalarıyla bağlantılı bir tektonik zon meydana getirdiğini aktardı. Bu durum, bölgedeki hareketliliğin yalnızca lokal değil, çok daha geniş bir sistemin etkisi altında olduğunu ortaya koyuyor.
Akdeniz ve Anadolu Plakalarının Hesaplaşması
Jeolog, Antalya Körfezi ve çevresindeki depremlerin, Akdeniz ve Anadolu plakalarının birbirleriyle olan karmaşık etkileşimlerinin sonucu olduğunu ifade etti. Bu “hesaplaşma” süreci, sarsıntıların yerel depremlerden çok daha büyük riskler doğurabileceğini gösteriyor. Üşümezsoy’a göre, deprem aktivitesinin izole bir olay olarak görülmesi yanlış olur; aksine bölge, sürekli hareket halinde olan bir tektonik sistemin parçası.
Toplum ve Yetkililere Uyarılar
Prof. Dr. Üşümezsoy, Antalya ve çevresindeki vatandaşlara olası artçı sarsıntılar konusunda dikkatli olmaları çağrısında bulundu. Depremin şiddeti görece küçük olsa da, derin yapısı ve bağlı olduğu büyük sistem, ileride daha güçlü sarsıntıların yaşanabileceğini gösteriyor. Yapılaşma, şehir planlaması ve afet önlemleri açısından bölgenin ciddi risk altında olduğunu belirten Üşümezsoy, yetkililerin ve halkın hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı.
Bilimsel Perspektif ve Gelecek Riskler
Üşümezsoy’un analizleri, Akdeniz’deki tektonik süreçlerin karmaşıklığını ve Antalya bölgesinin deprem potansiyelini ortaya koyuyor. Jeoloji bilimini takip edenler için bu uyarılar, yalnızca akademik bir gözlem değil, olası büyük afetlere hazırlık amacıyla hayati öneme sahip bilgiler sunuyor. Özellikle plaka hareketlerinin gözlemlenmesi, gelecekteki depremlerin tahmin edilmesi ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi açısından kritik önem taşıyor.
Sonuç
Antalya depremi, bölgedeki tektonik sistemin ne denli aktif ve karmaşık olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un analizleri, bölgedeki deprem riskinin ciddiyetini ve halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Vatandaşlar, olası artçı sarsıntılara karşı tedbirlerini artırmalı, yetkililer ise bölgeye yönelik önleyici çalışmalarını hızlandırmalı.


