Türkiye ekonomisinde son aylarda yaşanan gelişmeler, alışılmış dengeleri kökten değiştiren yeni bir tabloyu ortaya çıkardı. Art arda gelen operasyonlar ve kayyum atamalarıyla birlikte Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kontrolüne geçen şirket sayısı rekor seviyelere ulaştı. Ortaya çıkan veriler, TMSF’yi şirket sayısı bakımından Koç Holding ve Sabancı Holding gibi köklü grupların önüne taşıyarak fiilen Türkiye’nin en büyük holdingi konumuna getirdi.
19 Mart’tan itibaren hız kazanan operasyonlar; iş dünyası, medya ve siyaset çevrelerinde geniş yankı uyandırdı. Bu süreçte yüzlerce milyar dolarlık varlığı kapsayan şirketler TMSF’ye devredildi ya da kayyum yönetimine alındı. Fonun yayımladığı faaliyet raporları ve kamuoyuna yansıyan bilgiler, TMSF portföyünün olağanüstü bir hızla büyüdüğünü gözler önüne serdi.
Son verilere göre, TMSF’nin kontrol ettiği şirket sayısı 1.116’ya yükseldi. Bu rakam, Türkiye’nin geleneksel holdingleriyle kıyaslandığında dikkat çekici bir büyüklüğe işaret ediyor. Koç Holding ve Sabancı Holding gibi onlarca yıldır sanayi, finans, enerji ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren dev grupların şirket sayıları, TMSF’nin ulaştığı bu seviyenin gerisinde kaldı.
Şubat 2025 itibarıyla yalnızca kayyum atanan şirket sayısının 679 olduğu belirtilirken, bu şirketlerde çalışan personel sayısı 23 bin 574 olarak kayda geçti. Ancak sonraki aylarda yürütülen yeni operasyonlarla birlikte TMSF’ye devredilen şirket sayısında ciddi bir sıçrama yaşandı. Sadece 10 aylık bir dönemde şirket sayısındaki artış yüzde 64’e ulaştı.
Öte yandan, TMSF’nin kontrol ettiği şirketlerdeki toplam istihdamın on binlerce kişiyi bulmasına rağmen, fonun merkez kadrosunda görev yapan personel sayısının 500 civarında olduğu ifade ediliyor. Bu durum, son derece geniş bir şirket portföyünün sınırlı bir idari kadro tarafından yönetildiğini ortaya koyuyor.
Ekonomi çevreleri, TMSF’nin bu ölçekte büyümesini “olağan bir holding genişlemesi” olarak değerlendirmiyor. Fonun temel misyonunun şirketleri uzun vadeli olarak bünyesinde tutmak değil; mali yapıları düzenlemek, hukuki süreçleri tamamlamak ve şirketleri yeniden ekonomiye kazandırmak olduğu vurgulanıyor. Ancak şirket sayısının ulaştığı boyut, TMSF’yi pratikte Türkiye’nin en büyük şirketler topluluğu haline getirmiş durumda.
Bu tablo, iş dünyasında yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. “Türkiye’nin en büyük holdingi artık kim?” sorusu yeniden gündeme gelirken, TMSF’nin önümüzdeki dönemde izleyeceği satış ve yeniden yapılandırma stratejileri yakından izleniyor. Devredilen şirketlerin hangi koşullarda, ne zaman ve kimlere devredileceği ise ekonomi gündeminin en sıcak başlıklarından biri olmaya devam ediyor.
Uzmanlara göre, önümüzdeki süreçte TMSF portföyündeki şirketlerin kaderi yalnızca fonun geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin genel seyrini de doğrudan etkileyecek. Bu nedenle yaşanan gelişmeler, hem piyasalar hem de kamuoyu açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

