TBMM’de düzenlenen Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu, siyasi kulislerde yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ arasında, muhalefet liderlerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aynı karede yer almasıyla başlayan tartışma, gün geçtikçe sertleşerek devam ediyor. Özdağ, Davutoğlu’nun pozunu eleştirerek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda onu “sığıntı siyasetçi” olarak nitelendirdi ve AK Parti’ye geri dönme ihtimaline gönderme yaptı: “Gelecekti ama gelemedi, şimdi AK Parti’ye gitmek istiyor.” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu ise bu sert eleştirilere TBMM kürsüsünden yanıt verdi. Özdağ’ı Suriyeli göçmenler üzerinden yürüttüğü provokasyonlarla suçlayan Davutoğlu, onu “faşist, ırkçı, MOSSAD brifingcisi, provokatör” olarak tanımladı. Ayrıca, Özdağ’ın Türkiye’de Kürt ve Arap düşmanlığı yaptığını belirten Davutoğlu, bu yaklaşımın yalnızca Türk vatandaşlarının değil, bölgedeki genel dengelerin de aleyhine olduğunu vurguladı. Konuşmasında Özdağ’ın Suriye politikalarına yönelik iddialarını ele alarak, mancınıklarla göçmenleri gönderme söyleminin bölgedeki Türkiye etkisini olumsuz yönde değiştireceğini belirtti.
Siyasi gözlemciler, Özdağ ve Davutoğlu arasındaki bu tartışmanın sadece iki lider arasındaki kişisel bir anlaşmazlık olmadığını, aynı zamanda muhalefet blokları içindeki güç dengeleri ve yaklaşan seçimler açısından da kritik bir gösterge olduğunu belirtiyor. Özdağ’ın sert açıklamaları ve Davutoğlu’nun yanıtları, Türkiye siyasetinde liderler arası rekabetin ve parti içi tartışmaların nasıl medyada geniş yankı bulduğunu ortaya koyuyor.
Kamuoyunda geniş yankı uyandıran bu polemik, muhalefetin bütünlüğü ve liderlerin kendi tabanlarını konsolide etme stratejileri açısından da önem taşıyor. Uzmanlar, önümüzdeki günlerde tartışmanın devam edeceğini, her iki liderin de pozisyonlarını güçlendirmek için medya ve sosyal medyayı etkin şekilde kullanacağını öngörüyor. Bu kavga, yalnızca TBMM’deki bir resepsiyon karesiyle başlayan bir polemik olmaktan çıkıp, Türk siyasetinde muhalefet blokları içindeki dengeyi etkileyen uzun soluklu bir gerilime dönüştü.

