Tatlı krizlerinin nedeni besin eksikliği olabilir

tatli-krizlerinin-nedeni-besin-eksikligi-olabilir-Si8qyPLW.jpg

Muhtemelen günün çikolata veya şekerli bir içecek olmadan geçiremeyen birini tanıyorsunuzdur. Hatta bu isteklerin sinirlilik ve kaygı gibi ruh hali değişimlerine neden olduğunu da biliyorsunuzdur. Basit olmasına rağmen tatlı krizleri anksiyete bozukluğu, aşırı yemek yeme ve hatta besin ve vitamin eksikliği gibi daha derin semptomları maskeleyebilir.

Diyetteki en büyük kötü alışkanlıklardan biri şeker tüketimidir. Aşırı tüketimi kilo alımına, karaciğer yağlanmasına ve diyabete neden olabilir. Beslenme ve Diyet Uzmanı Serkan Sıtkı Şahin, tatlı isteğini artırabilecek bazı nedenleri açıklıyor:

BESİN EKSİKLİKLERİ İSTEKLERİ TETİKLEYEBİLİYOR

Yemek sırasında düşük besin alımı nedeniyle gün içinde kontrol edilemeyen tatlı krizi dürtüsü ortaya çıkabilir. Dikkatli yeme alışkanlıkları uygulanmadığında, vücudunuz günün geri kalanı için enerji ihtiyacını alınan öğünle dengeleyemez. Bu nedenle dengeyi sağlamak için ilerleyen saatlerde farklı şeyler ister ve bu istekler genellikle şekerli şeyler olur.

Genellikle daha endişeli insanlar, adet gören kadınlar, depresyondaki insanlar kanlarında daha düşük bir serotonine sahiptir ve bu da daha fazla tatlı yeme isteğine neden olabilir. Ancak besin eksikliği, tatlı krizleri için çok daha öncelikli bir durumdur.

Kişide B12 vitamini, demir, B6 vitamini, C vitamini ve folik asit gibi vitamin veya mineral eksikliği de olabilir. Bu vitamin ve mineraller düşüklerse, sizi şeker için daha fazla arzulayabilirler. İnsülin direncine sahip kişilerde de sürekli tatlı yemek isteme belirtisi vardır.

Neredeyse kimsenin bilmediği bir başka neden de, kötü uykudur. Uykunuz kötüyse, gün boyunca diğer insanlara göre çok daha fazla tatlı isteği duyma riskiniz olur.

Fazla şeker ve karbonhidratlar diyabet, kanser ve obezite gibi hastalık riskini artırır. Kadınlarda polikistik over sendromu belirtilerini kötüleştirir ve migreni tetikleyebilir.

Tatlıları en çok ne zaman yemek istediğinize dikkat edin. Örneğin; öğle yemeğinden sonra her zaman tatlı yemek gibi bir arzunuz varsa, iki seçeneğimiz var: Diyetimiz veya günlük alışkanlıklarımız. Günlük alışkanlıklarınız, çocukluğunuzdan beri hep yaptığınız için o şekeri tüketmenizdir. Bir diğer konu da insülin direncidir. Öğle yemeğinden hemen sonra tatlılar için kontrol edilemez bir özlem hissediyorsanız, muhtemelen insülin direnci yaşıyorsunuz.

Sürekli tatlı yeme isteği duyuyorsanız bu, bağırsak floranızın pozitif bakterilerden daha fazla negatif bakteriye sahip olduğunun bir işareti olabilir. Bağırsaklarımızda her iki bakteri de bulunur ve kötü bakteri popülasyonu, iyi bakteri popülasyonuna göre arttığında, belirli bir saat olmaksızın tüm gün, her zaman tatlılar için istek uyanmasına neden olabilir. Bu nedenle bağırsak sağlığınıza dikkat etmelisiniz.

İSTEKLER PSİKOLOJİK DE OLABİLİR

Psikolojik faktörlerden kaynaklanan tatlı krizlerinin açıklaması tatlıyı yemenin verdiği hazda yatmaktadır. Şeker, vücutta iyilik hissini artıran dopamin seviyesini yükseltir. Bu nedenle kişi kendini huzursuz ve stresli hissediyorsa, bir anlık rahatlık için tatlı arar. Beyninde bir ödül merkezi vardır. Bu merkez, psikoloji ve yemek arasındaki ilişkiyi güçlü bir şekilde yanıstmaktadır. Üzgünken yemek yeriz, yorgunken de yemek yeriz ve hatta bir kutlama yaparken de yemek yeriz…

Şekerin neden olduğu kimyasal bağımlılık hakkında henüz somut bir çalışma yok. Ancak dopamin salınımına bağlı olarak, insanlarda aynı haz duygusunu yaşamak için daha fazla tüketme eğilimi vardır. Şeker, sigara, alkol, uyuşturucu ve alışveriş bağımlılığı ile aynı şekilde beynin bu ödül merkezini aktive ediyor. Yani kimyasal olmayan bir bağımlılık var.

Pandemide, her zaman (sadece tatlılar değil) için istek artmış olabilir. Bunun nedeni, insanların evde daha endişeli hale gelmesiydi, bu yüzden yaşadıkları şey hakkında daha iyi hissetme ihtiyacı ortaya çıktı.

Psikolojik soruna ek olarak, tatlı yeme ihtiyacı bireysel sorunlarla ilgili de olabilir. Bu nedenle, bireyin yaşadığı ortamı anlamak gerekir. Bu davranış genellikle ailede öğrenilir. Bir yetişkin bir çocuğa ‘yaramazlık yapmazsan şeker alabilirsin’ dediğinde, o çocuğa ödül olarak şeker almayı öğretir. Bu durumlarda, en iyi prosedür terapiyle birlikte yeniden eğitimdir. Neden ve ne zaman yemek yemeniz gerektiğini anlamak, yiyeceklerden ödül damgasını kaldırmak çok önemlidir.

Genetik faktörler de söz konusu olabilir. Kendi başına tatlıların tadı değil, tatmin duygusu da öne çıkabilir. Alım mekanizmalarıyla ilgili kişiden kişiye göre değişen bazı farklılıklarımız var. Dolayısıyla, bireyin daha az tokluk ve daha fazla açlığa sahip olmasına neden olan genler var. Bu mutasyon, daha fazla obezite, diyabet, aşırı yeme alışkanlıkları ve tatlı krizleri riskine yol açabilir.

TEDAVİ EDİLMESİ GEREKİR

Hastalık riskinden bahsetmişken, aşırı şeker tüketimi birçok hastalığın yanı sıra hipertansiyona da yol açabilir.

Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, şeker açısından zengin bir diyetin kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskini artırdığını ortaya koydu. 15 yıllık analizde, kalorilerinin yüzde 17 ila yüzde 21’ini şeker tüketiminden alan kişilerin kalp hastalıklarından ölme riskinin, yaklaşık yüzde 8’ini şeker tüketiminden alanlara göre yüzde 38 daha fazla olduğu görüldü.

Şeker tüketimi ayrıca kilo alımına ve insülin direncine yol açabilir. Bu iki faktör de diyabet için en büyük tetikleyicilerdendir.

Her bozukluk ve hastalık için bireysel tedavilere ek olarak, sağlıklı ve dengeli bir diyetin ardından aşırı kısıtlama olmadan beslenmeye dikkat etmek de önemlidir. Diyetinizden yiyecekleri yavaş yavaş çıkarmanız çok önemlidir.

Günlük veya haftalık ideal şeker tüketimine gelince, her organizma farklıdır. Alınacak şeker miktarı metabolik tablo, boy ve kilo oranı ve kolesterol miktarı gibi faktörlere bağlıdır, bu nedenle ne kadar yiyebileceğinizi söylemenin bir yolu yoktur, sadece kişiselleştirilmiş bir değerlendirme bunu belirleyebilir.

Dünya Sağlık Örgütü, toplam kalori miktarının yüzde 5 ila yüzde 10’unun şekerden gelebileceğini söylüyor. Bu, bir parça kek gibi, günde bir veya iki porsiyon şekere eşdeğer olacaktır. Ancak bu miktarın, kahve, meşrubat ve endüstriyel ürünler de dahil olmak üzere, gün içinde kullanılan tüm şekeri ifade ettiğini belirtmek önemlidir. Etikette fruktoz, mısır şurubu, glikoz, maltodekstrin ve diğerleri gibi terimler varsa, bu ürünlerin alınan şeker miktarına dahil edilmesi gerekir.

Lif, B16 vitamini, B5 ve demir açısından zengin besinler, kabak çekirdeği gibi çinko açısından zengin besinler, kivi, çilek ve karpuz gibi C vitamini açısından zengin besinler, kestane, ceviz, badem ve avokado gibi iyi yağ ve çözünür lif kaynakları, koyu yeşil yapraklılar (lahana, brokoli ve lahana gibi) gibi magnezyum açısından zengin yiyecekler tüketmek tatlı krizlerini gün içinde önleyebilir.

Diyetinizi iyileştirmenin yanı sıra, tatlı yeme isteğiniz de dahil olmak üzere genel sağlığınızı iyileştirmek için günlük egzersiz yapmayı unutmayın.

Exit mobile version