ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile yaptığı telefon görüşmesini resmi olarak doğruladı. Trump, görüşmede Maduro ve yakın çevresine ülkeyi güvenli bir şekilde terk etme imkânı sağlanabileceğini iletirken, bunun hemen gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Ancak Maduro’nun Venezuela ordusunun kontrolünü elinde tutma talebi, Washington tarafından reddedildi. ABD yönetimi, bu talebin 1991’de Nikaragua’da görülen “gölge iktidar” modeline benzeyebileceği gerekçesiyle kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Trump, göreve geldiği ilk günlerden itibaren küresel ekonomide tartışmalı adımlar atmış ve uluslararası ilişkilerde sık sık sert politikalar uygulamıştı. Latin Amerika’ya odaklanan Trump, özellikle Venezuela üzerinde yoğunlaştı. ABD Başkanı, bölgedeki uyuşturucu kartellerini terör örgütü ilan ederken, Maduro’yu da terörist olarak nitelendirdi. Maduro’nun başına 50 milyon dolar ödül koyan Trump, Latin Amerika kıyılarında uyuşturucu taşıdığı iddia edilen çok sayıda tekneye operasyon düzenlenmesini emretti.
Trump, sık sık Maduro’yu basın üzerinden tehdit etmiş ve yakın zamanda doğrudan iletişime hazır olduğunu açıklamıştı. Miami Herald’ın haberine göre, Trump ve Maduro arasında yapılan telefon görüşmesi kısa ve gerilimli geçti. Görüşmede Maduro, serbest seçimler karşılığında ordunun kontrolünü elinde tutmak istedi. Ancak ABD, bu talebin kabul edilemeyeceğini belirtti. Trump, Maduro’ya ve ailesine güvenli çıkış imkânı sağlanabileceğini bildirdi, fakat bunun anında gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı.
Görüşmenin ardından Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Görüşmenin iyi ya da kötü geçtiğini söyleyemem” ifadelerini kullandı. Venezuela yönetiminden ise görüşmeye dair henüz resmi bir açıklama gelmedi. Trump, daha önce 29 Kasım’da Venezuela ve çevresindeki hava sahasının tamamen kapatılacağını duyurmuştu. Venezuela yönetimi bu durumu “egemenlik ihlali” olarak nitelendirerek Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’ne (ICAO) şikayette bulundu.
Karayip Denizi’nde de hareketlilik yaşanıyor. ABD, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle bölgeye denizaltı ve savaş gemilerinden oluşan bir deniz gücü sevk etti. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, ordunun Venezuela’da rejim değişikliği de dahil olmak üzere operasyonlara hazır olduğunu açıkladı. Buna karşılık Maduro, ülkede 4,5 milyon milis gücünü seferber ederek olası bir saldırıya karşı hazırlık yaptıklarını duyurdu. ABD’nin Venezuela açıklarındaki operasyonları, hem uluslararası hukuk açısından hem de bölgesel güvenlik açısından tartışmalara yol açtı.
Trump’ın Maduro ile gerçekleştirdiği görüşme ve Venezuela’ya yönelik askeri ve diplomatik hamleleri, Latin Amerika’da yeni bir gerilim dalgası başlatma potansiyeline sahip. ABD ve Venezuela arasındaki ilişkilerde önümüzdeki günlerde kritik gelişmelerin yaşanması bekleniyor. Ayrıca, Trump’ın bu görüşmeler ve operasyonlar üzerinden Latin Amerika’daki etkisini artırma stratejisi, bölgesel ve küresel siyasette ciddi yankılar uyandırıyor.
ABD’nin, Maduro’ya yönelik “ülkeyi terk et” talebi ve bölgedeki askeri hareketliliği, hem uluslararası diplomasi hem de insan hakları açısından dünya gündeminde tartışılmaya devam ediyor. Trump’ın söz konusu adımları, Venezuela krizinin derinleşmesi ve bölgesel istikrarsızlığın artması riskini de beraberinde getiriyor.
