Konserve, pastörizasyon, fermantasyon, sulandırma… Birçok gıda işleme yolu vardır ve sonuçlar genellikle lezzetlidir.
Ancak ultra işlenmiş gıdaları diğerlerinden ayıran şey, evde yemek pişirirken yaygın olarak kullanılmayan yöntemler ve malzemeler kullanılarak tanınmayacak şekilde değiştirilmiş, kimyasal olarak dönüştürülmüş olmalarıdır.
Doktor ve araştırmacı Chris Van Tulleken kısa süre önce bir ay boyunca ultra işlenmiş gıdalar yediği bir deney yaptı ve sonuçlar pek iyi olmadı.
Bir belgeselinin parçası olan deney için Dr. Tulleken, toplam kalorinin yüzde 80’ini ultra işlenmiş gıdaların oluşturduğu bir diyet izledi. Sadece bir kişiden alınan bir örnek olmasına rağmen, deney birkaç önemli unsura dikkat çekti.
ULTRA İŞLENMİŞ GIDALAR VÜCUDU NASIL ETKİLER?
Bir aylık sürenin sonunda Dr. Tulleken, kötü uyuduğunu, mide ekşimesi, uyuşukluk, kabızlık ve hemoroid yaşadığını ve 7 kg kilo aldığını bildirirken, “On yaş daha yaşlı hissettim” ifadelerini kullandı.
Dr. Tulleken deneyi ile bağlantılı olarak yapılan bir araştırma, bunun için bazı bilimsel nedenler sundu. Araştırmalar, ultra işlenmiş bir diyet izleyenlerin, az miktarda ultra işlenmiş tüketenlere kıyasla günde en az 500 kalori daha fazla aldığını göstermiştir. Ultra işlenmiş gıdalar açlıktan sorumlu hormonda bir artışa ve tokluktan sorumlu hormonda bir azalmaya neden olur, bu da işlenmiş gıda yiyen birçok insanın kısa zamanda neden kilo aldığını açıklayabilir.
Ancak kilo alımı, aşırı işlenmiş gıdalar açısından zengin bir diyetle ilişkili birçok sorundan sadece biridir.
Daha önce yapılan diğer çalışmalar, ultra işlenmiş ürünlerin uzun süreli tüketimi ile kalp hastalığı, obezite, tip 2 diyabet, bazı kanserler ve hatta depresyon riski arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir.
Çalışmada, ultra işlenmiş yiyeceklerin nasıl yediğimiz üzerinde de bir etkisi olduğu görüldü. Ultra işlenmiş gıdalar bakımından yüksek bir diyet uygulayan insanlar, minimum işlenmiş gıdalardan çok daha hızlı yediler. Önceki araştırmalar, daha yavaş yemek yemeyi tok hissetmekle ilişkilendirmişti. Ancak Dr. Tulleken, “Aşırı işlenmiş gıdaların çiğnemesi ve yutması çok kolay” diye itiraf ediyor.
Ultra işlenmiş gıdalar genel olarak lezzetlidir ve içlerindeki işlenmiş tuz iştah açıcıdır. Bu ürünler genellikle bizim mutluluk hormonlarımıza ulaşmak için tasarlanır. Mükemmel seviyede tuz, yağ ve şeker oranları ile hazırlanırlar. Başka bir deyişle, aşırı işlenmiş gıdalar aynı zamanda zihnimizi de etkiler.
BEYNİ ETKİLİYOR
Dr. Tulleken, “Ultra işlenmiş yiyecekler yemek, beynimin bana yapmamı söylediği ve istemediğim bir şey haline geldi” diyor.
Aslında, beyin aktivitesi testleri, ödülden sorumlu alanların otomatik, tekrarlayan davranışlara yol açan alanlarla bağlantılı olduğunu gösterdi. Temel olarak, beyniniz ultra işlenmiş gıdalara bağımlı hale geldi.
Dr. Tulleken, “Gerçekten lezzetli yemeklerin bir yan etkisi, onu yemeyi bırakmanın gerçekten zor olmasıdır” diyor. Alışkanlığı bırakmanın zorluğu da burada yatmaktadır. Uzmanlara göre aşırı işlenmiş ürünler, ‘iyimserlik yanlılığı’ adı verilen bir mekanizmayı tetikleyebilir. Abur cubur tüketiminin olumlu duyguları hemen devreye girer. Ancak olumsuz etkiler zaman alır. Bu da ultra işlenmiş gıdaların bize iyi geldiği yanılgısını tetikleyebilir.
Ve bu gıdaların renkli pazarlanması onları zihnimizde daha da derinleştirmeye neden olur. Yiyecek seçimlerimizin çoğu bilinçaltında ve alışkanlıktan ibarettir. Her zaman bilinçli olarak sağlık hakkında düşünmüyoruz. Mağazalarda, medyada ve reklamlarda ne kadar çok görürsek, satın alma olasılığımız o kadar artıyor.
ULTRA İŞLENMİŞ GIDALARI NEDEN YİYORUZ?
Aşırı işlenmiş ürünler bir sağlık riskiyse, neden var olduklarını merak etmeye başlıyor olabilirsiniz.
Ultra işlenmiş gıda tüketimi bir gereklilik değil, bir seçimdir. Ultra işlenmiş yiyecekler uzun süre dayanır, kolayca taşınır ve çok az hazırlık gerektirir veya hiç hazırlık gerektirmez. Zamanımız veya paramız kısıtlı olduğunda, bunlar genel olarak iyi seçenekler gibi görünebilir. Asıl sıkıntı, insanları daha sağlıklı seçenekler yerine ultra işlenmiş gıdaları seçmeye iten aşırı hızlı hayatlarımızdır.
Örnek olarak kronik stres tatlı, yağlı ve tuzlu yiyecekler için iştahımızı değiştirebilir. Ve stres, daha sağlıklı seçenekler yerine ultra işlenmşi gıdalara yönelmemize neden olabilir.
Ancak işlenmiş her gıda kötü değildir. Konserve sebzeler, erişteler, pirinç, ekmek ve lif açısından zengin kahvaltılık gevrekler gibi işlenmiş sağlıklı gıdalar da vardır. Ancak her şeyden önce, satın aldığımız gıdanın bileşimini her zaman kontrol etmeyi unutmamalıyız.
Unutmayın; yemek bir ihtiyaçtan daha fazlasıdır, neşemizin, kültürümüzün, toplumumuzun, sosyalleşmemizin ve çok daha fazlasının bir parçasıdır.