21 Kasım 2025 – Türkiye siyasetinde son günlerin en dikkat çeken gündem maddesi, milletvekillerinin İmralı Adası’na yapacağı ziyaretler oldu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı açıklamada, “Hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, üç arkadaşımla İmralı’ya ben giderim” sözleriyle hem siyasette hem kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu çıkış, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı ziyaretini acil gündemine almasına neden oldu.
Bahçeli’nin Çıkışı ve Komisyonun Önemi
Bahçeli, milletvekillerinin ziyarete yanaşmaması durumunda kendi girişimde bulunacağını vurgulayarak, komisyonun stratejik önemini ve sorumluluk bilincini öne çıkardı:
“Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum, alırım yanıma üç arkadaşımı; kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmanın, çekinmenin, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem.”
Bahçeli’nin bu açıklaması, komisyonun gündemini hızla belirlemesine ve İmralı ziyaretinin öncelikli bir konu haline gelmesine yol açtı. Cuma günü yapılacak toplantıda, milletvekillerinin ziyareti için nihai kararın alınması bekleniyor.
Öcalan’ın Komisyonla İlgili Görüşmeleri ve Tehditleri
PKK lideri Abdullah Öcalan, komisyonun kurulmasından yaklaşık beş ay önce, DEM Parti yöneticilerinden oluşan İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmede, komisyonun geleceğine dair oldukça sert ve tehditvari ifadeler kullandı. Görüşme tutanaklarında, Öcalan’ın komisyonun gelmemesi durumunda olası sonuçlar hakkında açık uyarılarda bulunduğu görülüyor.
Tutanaklardan öne çıkan ifadeler:
“Heyeti: Komisyon gelecek mi? Gelmezse ne olacak? Gelmek zorundalar. Gelmezlerse hepiniz ayağınızı ona göre denk atarsınız. Savaş riski artar gelmezlerse. Beklenen cehennem bu.”
“Komisyon hızlı devreye girmeli. Başka türlü olmaz. Devlet adına geldiniz. Devletin gerçek çizgisini onlara hatırlatacağız.”
“Bu Parlamento komisyonu gelecek buraya. Çok sade bir şekilde bu olguya dayalı ‘PKK’nin feshi, silahsızlanmasına dair kanun taslağı’ öneriyorum diyeceğim.”
Öcalan, komisyonun etkili ve hızlı bir şekilde devreye girmesi gerektiğini vurgularken, gelmemeleri durumunda hem siyasî hem de güvenlik boyutunda ciddi sonuçlar doğacağını ifade etti.
Tarihsel ve Stratejik Bağlam
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM’de 8 Ekim 2025 tarihinde kuruldu. Öcalan ise komisyon kurulmadan yaklaşık 5 ay önce İmralı Heyeti ile görüşmeler yaparak, beklentilerini ve tehditlerini dile getirdi. Tutanaklarda tam 17 kez “komisyon” kelimesi geçiyor.
Öcalan’ın sözleri, Türkiye’nin PKK ile müzakere süreci, çözüm ve güvenlik politikaları açısından kritik öneme sahip. Ayrıca Öcalan, Bahçeli’nin komisyon çağrısını ve DEM Parti’nin rolünü değerlendirerek, komisyonun aktif ve etkin çalışmasını zorunlu gördüğünü belirtti.
Öcalan’ın Tutanaklardan Öne Çıkan Mesajları
Öcalan, görüşmede hem siyasi hem stratejik mesajlar verdi:
“Atatürk’ten sonra tek devlet adamı var Bahçelidir. Oraya buraya savruldular. En son Bahçeli dedi ki komisyon kurulsun.”
“Şimdi komisyon gelse bunları onlara da söyleyeceğim. On binlerce PKK’lı var. Bu sorunu çözmezseniz savaş kapıda. Bu uyarıyı yapacağım.”
“Bahçeli, meclise gel konuş diyor. Dem’in başına geç diyor. Oysa ben diyorum ki meclis komisyonu gelsin, kanun taslağı önereceğim.”
Bu ifadeler, Öcalan’ın komisyonun kurulmasını ve etkili bir şekilde çalışmasını hem tehdit hem stratejik baskı unsuru olarak gördüğünü ortaya koyuyor.
Siyasi ve Kamuoyu Yankıları
Öcalan’ın sözleri ve Bahçeli’nin kararlılığı, Türkiye siyasetinde İmralı ziyareti tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Komisyonun karar süreci ve milletvekillerinin ziyareti, hem siyasi çevreler hem de kamuoyu tarafından yakından takip ediliyor. Uzmanlar, bu görüşmelerin ve Öcalan’ın tutanaklardaki uyarılarının, bölgesel güvenlik, PKK ile mücadele ve çözüm süreci açısından kritik bir önem taşıdığını belirtiyor.
Sonuç ve Beklentiler
Öcalan’ın tehditvari sözleri ve Bahçeli’nin kararlılığı, komisyon çalışmalarının stratejik önemini ve İmralı ziyaretinin kritik değerini bir kez daha gözler önüne serdi. Cuma günü yapılacak toplantı, Türkiye’nin çözüm süreci politikaları ve güvenlik stratejileri açısından belirleyici olacak. Komisyonun nasıl bir yol izleyeceği, hem siyasi hem de güvenlik boyutunda ülke gündemini şekillendirecek.
