Alpina Enstitü, bitkisel tedavi yöntemleri ve bilimsel araştırmalarla adından söz ettiren bir kuruluş olarak dikkat çekiyor. Kuruluşun geçmişi, çalışmaları ve hedefleri, yöneticilerinden Ayşe Börçe Songuç’un katılımıyla yapılan bir röportajda ortaya konuldu.

Ayşe Börçe Songuç’un kariyer geçmişi ve Alpina Enstitü’ye olan katkıları, kuruluşun vizyonunu ve faaliyetlerini şekillendiren önemli unsurlardan biri. İşletme mezunu olan Songuç, kariyerine üniversite yıllarında stajyer olarak başladığı Çoğ Daroğlu Holding’de iç ve dış satın alma departmanlarında görev alarak ihracat odaklı bir kariyer izledi. Daha sonra ilaç ve bitkisel kozmetik sektöründe önemli deneyimler edindiği Kursan İlaçları’nda 10 yıl çalıştıktan sonra Alpina Enstitü’ye transfer oldu.

Alpina Enstitü’nün kökeni 1950’li yıllara dayanıyor ve Yusuf Cemil Bey tarafından kurulmuş bir holdingin parçası olarak ortaya çıkmış. İnşaattan turizme ve bilişime kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren bu holdingin bir iştiraki olarak Alpina Enstitü, bitkilerin gücünü ilaç ve tıpla birleştirerek bilimsel çalışmalar yapmayı amaçlıyor. Özellikle Boswellia serata adlı ağaçtan elde edilen reçinenin antiinflamatuar etkileri üzerine yürütülen çalışmalar, Alpina Enstitü’nün bilimsel yaklaşımını ve araştırma odaklı çalışmalarını yansıtıyor.

Alpina Enstitü’nün hedefleri arasında Türkiye’yi bitkisel tedavide bir dünya merkezi haline getirmek, bilimsel etkinliği kanıtlanmış ürünleri insanlığın hizmetine sunmak ve uluslararası alanda faaliyet göstermek yer alıyor. Kuruluş, trendlere göre değil, bilimsel araştırmalara dayanarak çalışmalarını şekillendiriyor ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak insanların sağlığına odaklanıyor.

Ayşe Börçe Songuç’un ifadelerine göre, Alpina Enstitü’nün meslektaşlarından ayıran özellikler arasında işlerini severek yapma, manevi tatmin ve bilgiye açıklık ön plana çıkıyor. Gençlere, ihracatın zorluklarına rağmen manevi tatmin ve ülke ekonomisine katkı sağlama gibi nedenlerle bu mesleği tercih etmeleri konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Alpina Enstitü, bilimsel araştırmaları ve bitkisel tedavi yöntemleriyle geleceğe yönelik umut vaat eden bir kuruluş olarak ön plana çıkıyor.