Birbirinden eşsiz bu eserler, bu ilginç bilgilerle daha da etkileyici bir hale geliyor.
10. Eiffel Kulesi’ndeki gizli daire
9. “Çığlık” tablosunun ilhamı
Edward Munch’un “Çığlık” tablosu 20’inci yüzyılın ikonik çalışmalarından biri. Munch tabloya ilham veren şeyin arkadaşlarıyla yaptığı bir yürüyüş sırasında gökyüzünün birden kan kırmızıya dönmesi olduğunu söyler. Birden kendisini çok yorgun hissettiğini belirten Munch doğanın adeta çığlık attığını duymuştur. Son derece doğru bir betimleme. Endonezya’daki Krakatoa volkanı 1883 yılında patladığında gökyüzü tam da Munch’un betimlediği gibiydi. Patlamanın etkisi 2 gün sonra Munch’un yaşadığı bölgeye ulaştığında gazeteler güneşin batışı sırasında havanın kızıl bir yansımayla aydınlandığını yazacaktı.
8. Pisa Kulesi’nin mimarı
Hemen hemen herkes Pisa kulesinin neden eğik olduğunu biliyor. Temeli sağlam değildi. Ancak Pisa Kulesi’nin mimarının kim olduğu belirsizliğini koruyor. Bunun en önemli sebebi kulenin yapımının 200 yıl sürmüş olması. Bir çok tarihçi Pisa Kulesi’nin Bonanno Pisano tarafından tasarlandığını ifade etse de daha güçlü bir aday şehrin katedralini ve San Nicola Çan Kulesi’ni de yapan Diotisalvi isimli bir mimar.
7. Özgürlük Heykeli’nin zincirleri
Özgürlük Heykeli’nin arkasındaki isim kölecilik karşıtı ve politikacı Edouard de Laboulaye idi. Abraham Lincoln’un kölelik karşıtı politikalarına büyük destek veren Laboulaye Özgürlük Heykeli’ni ABD’ye hediye ederken, özgürlük, demokrasi ve insanı zincirleyen her türden köleliğin son bulmasını da kutlamak istiyordu. Bu yüzden Özgürlük Heykeli’nin ayakları altında kırılmış bir zincir bulunmaktadır. Yeteri kadar yukarıdan bakarsanız insanların özgürlüğünü ve kurtuluşunu simgeleyen zincirleri görebilirsiniz.
6. Sfenks’in sakalı
Mısırlılar Sfenks’i tanrıları Horemakhet ile veya egemenliğin simgesi olan yapay bir sakal kullanan Firavunlarla özdeşleştirmek için Sfenks’in yapımından sonra kendisine bir “sakal” taktılar. Bu sakalın 30’da biri kadarlık bir bölümü bugün British Museum’da sergilenmekte. Sakalın bazı başka parçaları da 1925 ile 1926 tarihlerinde bulundu ve korunuyorlar.
5. Da Vinci’nin Şarkısı
2007 yılında Giovanni Maria Pala isimli bir bilgisayar uzmanı ve müzisyen Da Vinci’nin meşhur eseri “Son Akşam Yemeği” tablosunda gizlenmiş notalar olduğunu ileri sürdü. Pala’ya göre eğer bir kişi esere 5 çizgi çeker ve İsa ile Havarilerinin ellerinin bulunduğu yerleri işaretleyip sağdan sola doğru okursa ortaya bir müzik eseri çıkıyordu.
Gerçekten de Da Vinci eserlerinde sağdan sola doğru okunması halinde çözülebilen müzikal bilmeceler kurmayı seven bir insandı. Da Vinci müzesi müdürü Alessandro Vezzosi bu sebeple Pala’nın iddiasının ciddi olduğunu düşünüyor. Da Vinci’nin lir çaldığını ve bazı müzikal enstrümanlar tasarladığını ifade eden Vezzosi, Son Akşam Yemeği tablosunda önemli bir harmoni olduğunu belirtirken bu harmoninin de müziğe işaret edebileceğine inandığını söylüyor.
4. Golden Gate Köprüsü’nün rengi
Amerikan Deniz Kuvvetleriyle Kara Kuvvetleri köprünün yapılmasına baştan karşı oldukları gibi köprünün rengine de karşıydı. O zamanlar köprülerin hakim rengi gri, siyah veya kahverengiydi. Ordu köprünün siyah ve sarı şeritlerle boyanmasını talep ediyordu çünkü sis çöktüğü zaman diğer renklerde yapılacak bir köprü görünmez oluyordu.
Buna karşın köprünün mimarı Irving Morrow’un başka bir planı vardı. Morrow hem sorunu çözmek hem de ikonik bir görüntü yakalamak için köprünün turuncu olmasına karar verdi. Bu sayede köprü hem siste gözüküyordu hem de mavi gökyüzü ile harika bir kontrast yakalamış oluyordu.
3. Madame X Skandalı
John Singer Sargent Madame X’in Portresi adını verdiği çalışmayı yaparken meşhur olacağını biliyordu ama böylesini ummamıştı. Tablo sergilendikten sonra büyük bir olay oldu. Tablonun ilk halinde Madame X’in sağ kolundaki askı aşağı doğru düşmüş durumdaydı ve vücudunun önemli bir kısmı gözüküyordu. Eleştirmenler bu haliyle eserin “ahlaksızca” olduğunu ifade ederek Sargent’i yerden yere vurdular. Sargent eleştirilerden bunalarak İngiltere’ye dönme kararı aldı ama burada da rahat edemedi. Ailesi Gautreau’lar da skandal nedeniyle utanç içindeydi. Sargent’ten tabloyu tekrar düzenlemesini istediler. En sonunda Sargent baskılara boyun eğip eserini “düzeltti” ve yukarıdaki “iffetli” hale getirdi.
2. Mount Rushmore zaman kapsülü
Rushmore dağında Thomas Jefferson, George Washington, Theodore Roosevelt, Abraham Lincoln’un devasa boyutlardaki heykellerinin yapıldığını ve eserin hala tamamlanmadığını biliyoruz ancak çok az insanın buradaki zaman kapsülünden haberi var.
Eserin mimarı Gutzon Borglum bu anıt içerisinde Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve Anayasa gibi Amerikan tarihine yön veren tarihi döküman ve eşyaların da sergilenecğei bir zaman kapsülü yapılmasını da planlıyordu. 1941 yılında vefat ettiğinde bu hayalini gerçekleştirememişti. Ancak 1998 yılında Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Anayasa, dağa heykelleri yapılan Amerikan Başkanları ile Borglum’un hatıralarını içeren dökümanlar titanyum bir kasanın içerisine konularak anıtın tamamlanmamış bölümüne yerleştirildi. Bu “zaman kapsülü” dağın içerisinde binlerce yıl el değmeden kalacak.
1. Michalengelo’nun “Kıyamet Günü”
Michalengelo ile Papa VII. Clementine Sistine Şapel’i duvarlarına yapılan “Kıyamet Günü” eseri yüzünden kelimenin tam anlamıyla karşı karşıya geldiler. Papa duvarda kıyamet gününü simgeleyen bir eser istiyordu ama Michalengelo biraz fazla liberal davranarak Hz. İsa, Meryem ve sayısız karakteri çırılçıplak, cinsel bölgelerini de apaçık göstererek çizmişti.
Papa’nın protokolden sorumlu yardımcısı Biagio da Cesena da Michalengelo’nun eserinin iffetsiz olduğunu söyleyenlere katıldı. Cesena’ya göre bu resim bir kilisede sergilenmeye değil bir bar veya hamamda sergilenmeye layikti, bu haliyle ya sansürlenmesi gerekiyordu ya da toptan yok edilmeliydi. Michalengelo Cesena’nın bu “geri kafalı” fikirlerine o kadar kızdı ki yeraltı tanrısı Minos’un yüzü olarak Cesena’nın yüzünü resmetti. Üstelik bu yüze Cesena’nın aptallığını göstermek için devasa eşşek kulakları da ekledi. 1564 yılında resmin sansürlenmesine ve çıplak kişilere pantolon giydirilmesine karar verildi. Resim uzun süre bu “yeni” haliyle sergilendi. 1993 yılında restorasyon sırasında resmin orjinal haline döndürülmesi de kabul edildi. 1564 yılında resme eklenen bölümler silndikten sonra Michalengelo’nun Cesena’ya yaptığı son süpriz de ortaya çıktı. Cesena’nın yüzüne sahip Minos’un penisini kocaman bir yılan ısırmaktaydı.