‘Sen sağa geç. Sen sola. Sen sola. Sen sağa. Sen sola. Sen sola… ”

Gitmeleri gereken yön sol taraf olanlar, böyle gitti işte ölüme. Hem de öyle bir ölüm ki, ya yanarak ya da kimyasal gaz dolu bir odada nefes dahi alamayarak. 

Ne yargılama oldu ne de mahkeme önüne çıkarıldılar. 

Bu kararın arkasında ise, sola geç ya da sağa geç cümlesi ile binlerce insanı öldürmeye gücü yeten kişi, yani Joseph Mengele vardı. 

Nam-ı diğer Ölüm Meleği.

1920’li yıllardan beri Adolf Hitler’in en yakın sırdaşı, 1925’ten itibaren de özel sekreteri olan Rudolf Hess, savaşın sonlarına doğru Almanya’dan kaçarak İngilizlerle anlaşmak istedi. İsteği kabul görmeyince hapishaneye atıldı ve 41 sene hücrede yaşadı. 1987 yılında, 93 yaşındaydı ve hapishanede intihar ederek öldü.

Başarılı bir iktisatçı olan Funk, Hitler Almanya’sının ekonomi bakanıydı. Nazi zenginliğinin ya da hırsızlığının suç ortağıydı. 

Savaş sonrasında Avrupa’ya kaçtı ve hayatını orada devam ettirdi.

Wilhelm Keitel ile birlikte Hitler’in savaş boyunca oldukça yakınında bulunmuş ve onun kritik anlardaki kararlarını etkileyecek güce sahip olmalarına rağmen başarılı olamamışlardır. Hem Hitler’in fazla etkisi altında kalmakla suçlanmışlar, hem de diğer generaller tarafından Hitler’in uşakları gibi görülmüşlerdir.

1934’e kadar aktif olan ve Nazi sanat anlayışının temellerini atan Alman Kültürünü Koruma Cemiyeti’ni kurmuş ve savaş sırasında “ele geçirilmiş doğu toprakları bakanı” olarak görev yapmıştır.

Nürnberg’de kendisine yöneltilen suçlamalardan biri de kiliselere yönelik saldırıları teşvik etmektir.

Kısacası Nazi ideolojistidir.

II. Dünya Savaşı Alman silahlanma bakanı. Modern görüşlere sahip başarılı bir mimar, Nazi partisine ilk katılanlardan, Hitler’in yakın dostu.

1944’de, müttefik bombardımanı Almanya’yı düzlerken silah üretimini iki katına çıkartma gibi inanılası zor bir başarısı var. Savaş sonunda yargılanarak 20 yıla mahkum ediliyor.

Nazi Almanyasının ünlü Genelkurmay Başkanı Keitel, Hitler’e duyduğu yalakalık derecesindeki bağlılık nedeniyle “lakeitel” diye anılmıştır. (lakai, Almancada uşak anlamına gelir.)

Nazi Almanyasında dışişleri bakanı olarak görev yapan Ribbentrop, savaş sırasında oldukça önemli diplomatik kararlar alınmasını sağlamış ve savaşın seyrini değiştirmiştir.

Fakat, bu başarıları asılarak idam edilmesine engel olamadı.

1900-1946 yılları arasında yaşamış Alman hukukçu Frank, Nazi Partisiyle olan yakınlığı nedeniyle Polonya’nın başına bir manada vali olarak atanmış, onun idaresinde gerçekleşen sayısız savaş suçu nedeniyle yargılanıp idam edilmişti.

Adolf Hitler’e ölesiye bağlı ve bu tutkusu yüzünden milyonlarca insanı ölmesine sebep olan Schirach, Hitler’in kurmaylarından birisiydi. Savaş esnasında aldığı önemli ve kritik kararlarla Hitler’in favori adamlarından olmayı başardı fakat savaştan sonra suçları nedeniyle 20 yıl hapse mahkum edildi.

Nazi Almanya’sının en önemli propagandacılarından birisi olan Fritzsche, Hitler’in attığı her adımı Almanya için iyi göstermekle görevlendirilmiş bi gazeteciydi ve işinde oldukça başarılıydı.

Bir Nazi olmamasına karşın, onlarla yakın ilişkilere sahip olup, Hitler’in yanında bulundurmak istemediği ama en güvendiği Almanlardan biridir. 
Türkiye’yi II. Dünya Savaşı’nda Almanya saflarına çekebilmek için bizzat Hitler tarafından görevlendirilmiş ve Ankara’da büyükelçilik görevini yapmıştır.

Nazi Almanyası Deniz Kuvvetleri Kriegsmarine’in ilk komutanı olan Raeder, dönemin gerçek dehalarından biriydi ve bunu fark eden Hitler tarafından önem verilen bir isimdi. Savaş esnasında yaptığı suçlar nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve 84 yaşında hayata veda etti.

II. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyasının amiralliğini yapmış ve denizaltı savaşlarını yönetmiştir. Aldığı kararlar ve uygulama stratejileri ile birlikte en saygı duyulan askerlerden birisi olarak savaşa damga vurmuştur.

Ayrıca 1914 ve 1916 tarihleri arasında Türk donanmasında, Midilli gemisinde görev yapmıştır.

Hitler’in yanından ayırmadığı kurmaylarından birisi. Savaş sırasında alınan kararların birçoğunda Göering’i imzası ya da etkisi vardır.Nürnberg Mahkemesinde yargılanırken şunları dile getirmiştir:

“Halk elbette ki savaş istemez. Eğer alabileceği en iyi sonuç kemiklerini kırmadan eve dönmek olacaksa, sıradan bir köylü neden savaşa gitmek istesin ki?..

Ama sonuçta bir ülkenin politikasını belirleyen liderlerdir ve halkın bir şeye katılmasını sağlamak daima kolaydır… Halka, saldırı tehlikesi altında olduğunu söylemek, pasifistleri vatansever olmamakla suçlamak ve onların ülkeyi tehlikeye attığını iddia etmek yeterlidir. Her ülkede aynı şekilde işe yarar.”

Inquart, dönemin en yüksek rütbeli Nazi kurmaylarından ve politikacılarından biriydi. Hitler’in kabinesinde uzun süre bakanlık yapmıştır.

İşgal edilen Hollanda topraklarında valilik görevi verilen Inquart, potansiyel direnişleri sert bir biçimde bastırmış ve 1000 kişinin katledilme emrini vermiştir.

Hollanda’da işgalden önce sayıları 140.000’e yaklaşan Yahudilerin sayısı, onun görev yaptığı dönemden sonra 30.000′ e düşmüştür fakat bu katliamın Inquart’ın emriyle yapıldığı halen kanıtlanamamıştır.

1930’lu yıllarda nazi Almanyasında Merkez Bankası başkanlığı ve maliye bakanlığı gibi görevlerde bulunmuş kamu maliyecisidir. Lakabı sihirbazdır. 

Almanyada yıllardır hüküm süren enflasyonu kısa sürede bitirmiş ve devlet girişimciliği çerçevesinde bir sanayileşme planı hazırlamıştır. Bu planların özellikle de ikincisi silahlanmaya yönelse de kendisi bir Nazi değildir. Nitekim Hitler ve diğer Nazi yöneticileri ile sıklıkla tartışmıştır.