Aile içi beslenme alışkanlıkları çocuğunuzun kilosunu doğrudan etkileyen faktörlerin başında gelir. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ünsal Oktay, obeziteyi vücutta yağ dokusunun aşırı miktarda olması ya da yağ miktarının vücut kütlesine oranının artması olarak tanımladı. Uzm. Dr. Oktay, çocukluk döneminde obezitenin önemli bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çekerek, erişkin dönemde obez olanların üçte birinde obezitenin çocukluk çağında başladığını söyledi. Obezitenin nedeninin çoğunlukla aşırı yemek yemeye bağlı olduğunu ve bu tip obeziteye ‘basit obezite (ekzojenobezite)’ denildiğini belirten Uzm. Dr. Ünsal Oktay, basit obezitesi olan çocukların boylarının da yaşıtlarına göre uzun olduğunu kaydetti.
“TELEVİZYON İZLEYEN ÇOCUĞUN BESİN TÜKETİMİ ARTAR”
Çocuklarda obezite oluşmasında başlıca 4 nedenin öne çıktığını işaret eden Uzm. Dr. Ünsal Oktay, bunlar arasında ilk sırada ailevi nedenlerin geldiğini belirterek, “Anne ve babanın her ikisi birden şişman ise, çocuklarında obezite görülme ihtimali yüzde 80’dir. Obez çocukların ailelerinde de fiziksel aktivitenin, enerji tüketiminin az olduğu görülmüştür.” dedi.
Çevresel faktörlerin de obezitede özellikle enerji tüketimi açısından önemli risk sebebi olduğunu belirten Uzm. Dr. Ünsal Oktay, şunları söyledi: “Kentlerde yaşayan çocuklarda fiziksel aktivitenin kısıtlanması genel bir sorundur. Çevresel faktörler içinde en çok dikkat edilmesi gereken konular içinde televizyon seyretmek ve bilgisayar kullanmak sayılabilir. Bu iki işlem çocuğun aktivitesini kısıtlar ve enerji tüketimini azaltır. Televizyon seyretme sırasında ayrıca besin tüketimi de artar. Televizyonun bir başka olumsuz etkisi de çocukların reklamlarda gösterilen ve besin değeri olmayan yiyecek ve içeceklerin cazibesine kapılmalarıdır.”
“HER HAFTA KİLO VERMESİNİ BEKLEMEYİN”
Beslenmede öğün sayısı ve alınan besin maddelerinin içeriğinin de son derece önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Ünsal Oktay, “Obez çocuk her zaman yaşıtlarına göre daha fazla yiyen çocuk değil, az enerji harcayan çocuktur. Düşük enerji tüketimi kilo alımı için önemli bir risk faktörüdür.” dedi. Hormonal faktörlerin de çocuklarda obezite oluşumunda rol oynayan bir diğer neden olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Ünsal Oktay, tiroit bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları gibi bazı hormonal nedenlerin obeziteye sebep olabileceğini vurguladı.
Obezite tedavisinde, öncelikle alınan enerjinin azaltılması ve harcanan enerjinin artırılması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Ünsal Oktay, “Obezite tedavisi uzun süren ve sabır isteyen bir iştir. Bu konuda ailenin desteği çok önemlidir. Ailenin hayal kırıklığına uğramaması, sabırlı olması ve çocuğunu yönlendirmesi gerekmektedir. Diyet tedavisine giren bir çocukta kilo verme her hafta gerçekleşmeyebilir. Bu durum onun diyete uymadığını göstermez.” diye konuştu.
Diyetin ana ve ara öğünlerden oluşması gerektiğine işaret eden Uzm. Dr. Oktay, “Büyük bir öğün yerine sık, küçük öğünler tercih edilmelidir. Çocuğun enerji ihtiyacı belirlenirken büyümesi de maslak escort göz önüne alınır. Demir, kalsiyum, çinko ve vitaminlerin diyetle eksik alınmaması sağlanmalıdır.” dedi.
“HARCANAN ENERJİ MİKTARI ARTIRILMALI”
Enerji harcanması için fiziksel aktivitenin obezite tedavisinde son derece önemli olduğuna değinen Uzm. Dr. Ünsal Oktay, bu nedenle diyet tedavisinin mutlaka egzersizle beraber yapılması gerektiğinin altını çizdi. Uzm. Dr. Oktay, şöyle konuştu: “Egzersiz programının da kişiye göre düzenlenmesi gereklidir. levent escort Başlangıçta hafif egzersiz programları verilir, daha sonra egzersizin sıklığı ve şiddeti artırılır. Günlük egzersiz süremiz en az 30 dakika olmalıdır. Yürüyüş, hafif koşu, bisiklete binme, evde aerobik, dans yapılabilecek basit egzersiz türleridir. Asansör yerine merdiven kullanmak da bir egzersizdir.”
Çocuğun obezite tedavisinde başarılı olabilmesi için gerek yeme şeklini gerekse fiziksel aktivitelerini bir davranış biçimi ve hayat tarzı haline getirmesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Ünsal Oktay, “Fiziki aktivite sadece enerji tüketimini artırmaz. zeytinburnu escort Aynı zamanda insülin duyarlılığını artırarak şeker hastalığının ve iyi kolesterolü (HDL) artırarak kalp-damar hastalıklarının gelişimini önler.” dedi.